Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“19 Mart Fonu” Tartışması Yardım Görünümlü Siyasi Baskı mı?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada,

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, EspressoLab isimli kahve zincirinin CHP’nin boykot listesinden çıkarıldığını duyurdu.

Ancak bu açıklama, yalnızca bir “kahve markasıyla uzlaşı” meselesi olmaktan çok öteye geçti.

Özel’in, “kampüslerdeki tüm kârlarını 19 Mart Fonu’na aktaracaklarını söylediler, biz de boykot listesinden çıkardık” sözleri, siyasetin iş dünyasına nasıl müdahil olabileceğine dair önemli bir tartışmayı başlattı.

🧭 Bir Kahve Zincirinin Ötesinde Bir Mesele

Bu olay, tekil bir ticari markayı değil, bütün bir ekonomik düzeni ilgilendiriyor.
Çünkü ortada şu sorular var:
• Yarın öbür gün, Türkiye’deki herhangi bir şirket için aynı yöntem uygulanmayacak mı?
• Bir partinin, “canımız sıkıldı bu firmayı boykot edelim, isterse fon desteği verip listeden çıkarsın” mantığıyla hareket etmesinin önünde hangi yasal sınır var?
• Ekonomik özgürlük, siyasi keyfiyetin gölgesinde mi kalacak?

Bir siyasi partinin, özel sektör üzerindeki bu tür baskı mekanizmalarını fon, dayanışma ya da duyarlılık adı altında yürütmesi; hem hukuk hem de vicdan açısından son derece sakıncalıdır.

⚖️ Yasal Sınırlar Nerede Başlıyor, Nerede Bitiyor?

Türkiye Cumhuriyeti yasaları son derece nettir.
Herhangi bir kurum veya kişi, halktan veya özel sektörden bağış ya da fon adı altında para toplamak istiyorsa, 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu uyarınca devlet izni almak zorundadır.

Ayrıca, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu, partilerin gelir kaynaklarını açıkça belirler.
Bir siyasi parti, özel şirketlerle gelir paylaşımı, sponsorluk veya fon adı altında mali anlaşmalar yapamaz.
Bu tür gelirlerin hepsi, usule uygun beyan edilmediği takdirde kanunsuz finansman olarak değerlendirilir ve Hazine’ye irat kaydedilir.

Dolayısıyla, “19 Mart Fonu” adı altında yürütülen bu uygulama;
hem yasal açıdan denetime muhtaç,
hem de siyasi etik açısından tartışmalı bir durumdur.

💬 Vicdanın ve Adaletin Ölçüsü

Bu mesele sadece bir bağış ya da dayanışma değil; siyasetin, ekonominin damarlarına ne kadar müdahale edebileceğinin göstergesidir.
Eğer bir siyasi lider, bir markayı “boykot”la tehdit edip ardından “fon katkısı” karşılığında bu boykotu kaldırabiliyorsa, bu eylem artık demokratik bir protesto değil, ekonomik baskı aracı haline gelir.

Bu anlayışın yarın Türkiye’nin büyük holdinglerine, üreticilerine, yatırımcılarına yöneltilmeyeceğinin garantisi var mı?
Bugün bir kahve zinciri üzerinden başlayan bu yaklaşım, yarın enerji, medya, gıda veya finans sektörlerine uzanırsa ne olacak?

Bu noktada mesele, bir markanın tutumu değil; devlet düzeninin, piyasa ekonomisinin ve ifade özgürlüğünün geleceğidir.

🏛️ Siyaset Kurumu Şeffaf Olmalı

Eğer gerçekten “19 Mart Fonu” iyi niyetli bir dayanışma amacıyla kurulmuşsa,
o halde CHP yönetimi bu fonun:
• Kuruluş belgesini,
• Devlet izinlerini,
• Gelir-gider tablolarını,
• Ve yararlanıcı listesini

kamuoyu ile paylaşmalıdır.

Aksi halde bu yapı, toplum nezdinde bir siyasi finansman gölgesi olarak kalacaktır.

🕊️ Sonuç: Demokrasi, Şeffaflıkla Ayakta Kalır

Bu tartışma, bir partiyi hedef almak değil; siyasetin, ekonominin ve vicdanın kesiştiği bir kavşakta doğruyu aramak meselesidir.
Bir siyasi anlayış, ekonomik aktörleri baskı unsuru olarak görmeye başladığında, demokrasi sessizce zedelenir.

Devletin, kurumların ve liderlerin görevi;
baskıyla değil, adaletle;
boykotla değil, hukukla;
tehditlerle değil, şeffaflık ve güvenle topluma öncülük etmektir.

Türkiye, fonlarla değil; dürüstlükle, adaletle ve hesap verebilirlikle ilerleyecektir.

Halil Gökmen Atılan
TV90 Medya Yönetim Kurulu Başkanı & Genel Yayın Yönetmeni