13 Ekim 2024 Pazar
Paris'te hareketli dakikalar... Paris Medya Merkezi'nin bulunduğu bölge, patlama riski nedeniyle bir süre kapatıldı
En Eski Dönemlerden Günümüze, Golan Tepeleri'nin Tarihsel Önemi
TV 90 Haber, Haftanın Haber Özetini Sunar.
Sicariilerden Günümüz Terör Devletine
BOLU D-100 kara yolunda sis
Malatya, kimilerine göre doğunun Paris’i, kimilerine göre Anadolu’nun en eski saray kompleksine sahip bir yer. Her ne şekilde tanımlarsanız tanımlansın Malatya sıcak kanlı insanların yaşadığı bir yer. Bilinen en eski adı Melita olan Malatya denilince hepimizin aklına hiç şüphesiz kayısı geliyor. Anadolu’nun en eski şehir devletinin kurulduğu Arslantepe Höyüğü’nün yer aldığı eski yerleşim yeri Battalgazi Malatya’nın önemli yerleşim yerlerinden biri. Fırat Nehri’nin suladığı bu mümbit topraklarda gözünüzün alabildiği her yer kayısı bahçesi.
Geç Kalkolitik Dönem den Demir Çağı’na kadar geçen tarihi sürecin buluntularına rastlanan, Hititlerden Roma ve Bizans’a kadar pek çok medeniyete ev sahipliği yapan Malatya’nın Battalgazi ilçesindeki Arslantepe Höyüğü, UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne girmesiyle Malatya Doğu Anadolu’da gezip görülmesi gereken en keyifli şehirlerden birisi olmuştur. Hangi şehirden ve nereden gelirseniz gelin her zaman samimiyetle ve sıcakkanlılıkla karşılanacağınız Malatya’da kayısı ve gezilecek yerlerden çok daha fazlası var.
Birçok kez ziyaret ettiğim bu şehrin bir başka değerinden bahsedeceğim bu yazımda. Biraz da sitem göndereceğim şehri yönetenlere. Malatya’nın katma değerinde ve gelişmesinde çok büyük katkı payı olan Çalık Holding’in kurucularından Mehmet Çalık ağabeyimle birlikte gittiğim son seyahatimde Nemrut’a Malatya güzergahından daha yakın ulaşıldığına şahitlik ettim. Nemrut denilince akla hemen Adıyaman geliyor. Aslında Nemrut Dağı Adıyaman’ın Kahta ilçesinin olduğu kadar Malatya’nın Pütürge ilçesinin de sınırları içinde kalıyor. Dağın bir yarısı Kahta diğer yarısı Pütürge’nin Büyüköz Köyü sınırlarına dahil. Yani bir bölümü Adıyaman bir diğer bölümü Malatya.
Eski siyasetçi, kayısı tüccarı Mahmut Boyun, Mehmet Çalık ve Nargileci Ali Dayı ile birlikte dört kişi Malatya güzergahından Nemrut’a çıkmak için Malatya merkezden hareket ettik. Daha önce de Şaban Gül kardeşim ile Adıyaman Kahta’dan çıktığım Nemrut Dağı’na şimdi de Malatya Pütürge istikametinden çıkacağım için heyecanlıydım. Pütürge’nin merkezine gelmeden Tepehan mahallesi istikametine yöneldik. Malatya büyükşehir olmadan önce Tepehan belde belediyesi imiş. Tepehan büyük bir yer. Tepehan’dan devam ederek Karapınar köyüne ulaştık. Şimdilerde mahalle olan burada buz gibi suların aktığı adeta saklı cennet bir yere geldik. İş adamı Ahmet Kınay dağların eteklerinden gelen buz gibi suların aktığı bu yere alabalık tesisi kurmuş. Aynı zamanda da bir otel yapmış. Malatya güzergahından Nemrut’a çıkmak isteyenler için dağa çıkarken veya dağdan inerken dinlenip mola verebilecekleri hatta birkaç gün tatil yapabilecekleri bir yer Karapınar tesisleri. Burası insanı bambaşka aleme götürüyor. Burada yiyebileceğiniz en güzel lezzet buz gibi sularda yetiştirilen alabalık. Su o kadar soğuk ki elinizi uzun bir süre su da tutamıyorsunuz.
Karapınar oteli ve dinleme tesisinde konaklayarak da rüya gibi bir tatil geçirmeniz mümkün. Dağın eteklerinden gelen kaynak su mükemmel bir su. Buraya gelen misafirler, yazın sıcaklığında serinlemek için buraya akın ediyor. Burası dolup taşıyor. Buradaki bu güzellik dünyanın hiçbir yerinde yok neredeyse. Harika bir atmosfer sizi karşılıyor. İşletme sahibi Ahmet Kınay çok dertli idi. Burada yaptığı tesisin etrafına belediye hizmet vermemek için direnmiş epeyce. Dağdan gelen buz gibi suyu bir ara Kahtalılar almaya çalışmış ancak vermemek için büyük bir direnç göstermiş. Malatya’dan Nemrut’a çıkış daha kolay olmasına rağmen yolun yapılmamasına içerleniyor. Malatya siyasetçileri ve bürokratları çalışmıyor diyor. Eğer Nemrut’a Malatya’dan çıkılacak yol yapılmış olsa yerli ve yabancı turistlerin büyük çoğunluğu Adıyaman yerine Malatya’yı tercih edecekleri için Malatyalılar ve Malatya esnafı bu işten çok ciddi kazanç elde edecek. Adıyamanlılar Nemrut’un pastası bölünmesin ve Malatya bu pastaya ortak olmasın diye yolun yapılmaması için olağanüstü bir baskı yapıyorlarmış. Bu baskıya orada görüştüğüm bazı Malatya üst düzey yöneticilerinden de işittim, bu sebeple Karapınar tesislerinin sahibi Ahmet Kınay’ın serzenişine hak verdim.
Bizim çok fazla vaktimiz olmadığı için balık yemeğe kalmadık sadece çay ve buz gibi sulardan içtik yolumuza devam ettik. Yol asfalt olmasına rağmen virajlı ve bir hayli de kötüydü. Nemrut Dağı’nın eteğine geldiğimizde asfalt yol bitti toprak bir yoldan devam ettik. Toprak yol yaklaşık 3 km ve virajlı idi. Buraya asfalt yapılabileceği gibi virajlar azaltılıp daha güzel bir yol yapılabilir. Ancak Adıyamanlılar buna müsaade etmiyorlarmış. Burada Adıyaman ile Malatya arasındaki acımasız rekabeti de görmüş oldum. Patika denilecek toprak yol bitti ve Nemrut Dağı’nın zirvesine ulaştık. Malatya’dan Nemrut Dağı’na çıktığınızda dağın tam zirvesine araçla gelebiliyorsunuz. Araçtan indikten sonra en çok 10 dakika yürüdük. Belki o kadar da sürmedi. Ancak Adıyaman Kahta istikametinden Nemrut’a çıkmak istediğinizde neredeyse 1 saate yakın yol yürüyorsunuz. Araçla belirli bir noktaya kadar gidebiliyorsunuz. İşte bu sebepten dolayı Malatyalılar biz dağın zirvesine kadar araç ile gelebiliyoruz ancak Adıyaman’dan zirvenin yakınına kadar araçla gelinemiyor. Malatyalılar yolumuz yapılsın isteyen Adıyaman’dan isteyen ise Malatya’dan Nemrut’a çıksın diyorlar. Gel gör ki Malatya bu anlamda çok fazla kulis yapamayınca Adıyaman karşısında boyunları bükük kalmış. Şu an da Nemrut pastasını Adıyaman yemeğe devam ediyor. Yakın gelecekte de Malatya güzergahından yolun yapılabileceği umudu yok gibi.
Yazımın son bölümünde çok kısa olarak Nemrut Dağı Ören Yeri’nden bahsetmek istiyorum. Kommagene Kralı I. Antiochos’un (M.Ö.62-32) döneminde tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için 2 bin 150 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı’nın yamaçlarına yaptırdığı mezar ve anıtsal heykeller, Helenistik Dönemi’n en görkemli kalıntılarından birisidir. Anıtsal heykeller kireçtaşı bloklarından yapılmış 8-10 metre yüksekliğinde doğu, batı ve kuzey teraslarına yayılmış vaziyettedir. Heykellerin ortasında 50 metre yüksekliğinde ve 150 metre çapındaki tümülüs, küçük kaya parçalarıyla örtülerek koruma altına alınmıştır. Her ne kadar yazıtlarda kralın mezarının burada olduğu belirtiliyorsa da bugüne kadar henüz keşfedilememiştir. Doğu ve batı teraslarında Antiochos ile tanrı ve tanrıça heykellerinin yanı sıra aslan ve kartal heykelleri de bulunmaktadır.
Kommagene Krallığı’nın tarih sahnesinden silinmesiyle Nemrut Dağı’ndaki eserler yaklaşık iki bin yıl boyunca yalnızlığa terk edilmiştir. 1881 yılında yöreyi görevli olarak gezen Alman mühendis Karl Sester, Nemrut Dağı heykellerine rastlamış ve burayı keşfetmiştir. 1882 yılında Otto Puchstein ve Karl Sester Nemrut’ta inceleme yapmış ve daha sonra. Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi) Müdürü Osman Hamdi Bey 1883 yılında bir ekiple gelip Nemrut’ta çalışmalar başlatmıştır. 2. Dünya Savaşı’nın ardından da Amerikan arkeolog Theresa Goell ve Alman Karl Doerner; Nemrut ve yöresinde kazı, araştırma ve incelemelerde bulunmuştur.
1987 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edilen Nemrut Dağı, 1988 yılında Nemrut Dağı Milli Parkı olarak korumaya alınmıştır. Genellikle sabahları güneşin doğuşunu akşam vakti de güneşin batışını izlemek için buraya yerli ve yabancı ziyaretçiler akın etmektedir.