- Bugün büyük şehirlerimize şöyle bir bakalım. Gökdelenler gökyüzüne meydan okurcasına yükselirken, insanların birbirine olan mesafesi giderek derinleşiyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2024 verilerine göre, ülkemizde bireylerin %68’i kendisini sosyal anlamda yalnız hissettiğini beyan ediyor. Modernleşmenin öznesi olması gereken insan, kendi inşa ettiği beton yığınlarının gölgesinde görünmez hale gelmeye başlamış durumda. Üstelik yeryüzünde bizim kadar konuşkan sohbet ehli ve sıcak kanlı bir millet.
İletişim çağında iletişimsizliğin zirvesindeyiz. Dünya genelinde her gün 100 milyardan fazla mesajlaşma uygulaması kullanılıyor, fakat bir araştırmaya göre yüz yüze iletişim oranı son 20 yılda %40 azaldı. Bu ne anlama geliyor? Göz teması kurmadan, ses tonu duymadan, jest ve mimik olmadan bir “anlama” ve “anlaşılma” çabası içindeyiz. Oysa insan, ancak gönül diliyle konuştuğunda gerçek manada temas kurar öyle değil mi kıymetli okurlarım.
Aile içi iletişim de bu durumdan nasibini alıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2023 raporuna göre, evliliklerin %37’si ilk beş yıl içerisinde boşanmayla sonuçlanıyor. Sebeplerin başında ise “iletişim eksikliği ve empati yoksunluğu” yer alıyor. Evlatlarımızla, eşlerimizle, komşularımızla kurduğumuz bağlar; maddi kaygılar, egosal yaklaşımlar ve benmerkezcilik uğruna zayıflıyor. Sosyal medya ise; bu benmerkezci yaşam biçiminin daha yaygın hale gelebilmesi için uzun zamandır seferber olmuş durumda.
Modernlik, çok katlı binalar dikmek değildir. Asıl modernleşme; duyarlılıkta, anlayışta, birlikte yaşama kültüründe ve toplumsal farkındalıkta olmalı. Bir toplum, ancak bireyleri kendisiyle ve çevresiyle barışık olduğunda gerçekten kalkınabilir. İnsanlar arasında anlamlı bağlar kurulmadığı sürece, inşa ettiğimiz her şey çöküşün eşiğindedir.
Bu noktada eğitim sistemimizin ve kamu politikalarının yönlendirmesi kritik önem taşımaktadır. Okullarda sadece akademik bilgi değil, duygusal zekâ, iletişim becerileri ve toplumsal empati gibi konuların da müfredata entegre edilmesi şarttır. Aynı zamanda yerel yönetimler ve STK’lar eliyle yaşam boyu öğrenme merkezlerinde iletişim, aile içi ilişkiler, toplumsal saygı ve gönül dili üzerine seminer ve atölyelerin artırılması elzemdir.
Unutmayalım; toplumun kalitesi, bireylerin birbirine gösterdiği saygı ve sevgide yatar. Beton binalar dikerek değil, bilinçli bireyler yetiştirerek medeniyet kurabiliriz. Bu sebeple siz değerli okurlarımı, çevrenizdeki insanlarla yeniden samimi bağlar kurmaya, iletişiminize sevgi ve saygıyı merkez yapmaya davet ediyorum.
Çünkü toplum bilinçle yaşar, bilinçle gelişir ve bilinçle geleceğe taşınır. Saygılarımla..
Sosyolog Berrin YAĞLIOĞLU
YORUMLAR