Etlerin etrafına sarılan streç filmler… Restoranlardan sipariş ettiğimiz yiyeceklerin içine konduğu kaplar… Çeşitli meşrubatlarla dolu plastik şişeler… Bütün bunlar günlük hayatımızın vazgeçilmez birer parçası haline gelmiş gıda ambalajlarının sadece birkaçı.
Hafta başında yayımlanan bir araştırma, bu gıda ambalajlarından vücudumuza geçen toplam kimyasal miktarını ve bunun insan metabolizması üzerindeki olası etkilerini, çok çarpıcı rakamlarla ortaya koydu.
İsviçre’den bilim insanlarının liderliğindeki uluslararası bir uzman grubu, insanlardan alınan kan, saç ve anne sütü örneklerini test etti. Bunun sonucunda gıda ambalajlarında bulunan 14.000 civarındaki kimyasalın yaklaşık dörtte birine tekabül eden 3.601 farklı maddenin insan vücudunda da bulunduğu tespit edildi.
Bu kimyasallar arasında çeşitli metaller, uçucu organik bileşikler, kısaca PFAS olarak bilinen perfloroalkil ve polifloroalkil maddeler, ftalatlar ve insanlarda endokrin sisteminin işleyişini bozup kansere ve diğer birçok hastalığa yol açtığı bilinen çok sayıda başka madde bulunuyor.
Bilim dergisi Journal of Exposure Science and Environmental Epidemiology’de yayımlanan araştırmada, kimyasallarla söz konusu hastalıklar arasındaki bağlantı doğrudan incelenmiyor. Ancak araştırmacılar, bu kimyasalların envanterinin çıkarılmış olmasının sağlık risklerine dair gelecekteki araştırmalara yol gösterici olabileceğini vurguluyor.
Araştırmanın yazarlarından Gıda Ambalajları Forumu yöneticisi Jane Muncke, “Bunlar insanlarda sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilmiş, zararlı olduğu bilinen kimyasallar. Ve bu kimyasallar ambalajlardan gıdalara sızıyor” dedi.
Aslına bakılırsa bilim insanları gıda ambalajlarındaki kimyasalların gıdalara sızdığını yıllardır biliyor. Ancak bu sızan kimyasalların sayısı ve sızıntı miktarı ambalajın ve gıdanın türüne göre değişiklik gösteriyor.
Yüksek sıcaklıklar kimyasalların gıdaya daha hızlı sızmasına neden oluyor. Bu nedenle bilim insanları yiyeceklerin plastik kaplarda mikrodalgaya atılmaması konusunda uyarıda bulunuyor. Öte yandan yağ ve asit oranı yüksek olan gıdaların ambalajlarından kimyasal çekme olasılığı da daha yüksek. Son olarak kaplar ne kadar sıkı doldurulursa, içerideki gıdayla temas o kadar arttığı için kimyasal geçişi de artıyor.
Muncke, yakın zamanda yaptığı bir uçak yolculuğu sırasında yediği salatanın zeytinyağı ve sirkeden oluşan sosunun küçük plastik bir şişede servis edildiğini belirterek, “Ben bunu salatama dökmem” dedi.
Araştırmacılar analizlerini gerçekleştirebilmek için öncelikle gıda ambalajlarında ve gıda işleme ekipmanlarında kullanıldığı bilinen kimyasalların bir envanterini çıkardı. Ardından küresel doku veri tabanına başvuran bilim insanları, insan vücudunda bulunan kimyasallara ilgili çalışmaları inceledi.
Massachusetts Üniversitesi’nden biyoloji uzmanı Prof. Dr. Thomas Zoeller, parçası olmadığı araştırmayı The Washington Post için değerlendirerek, “Çoğunluğu plastik olan ambalajlardan yiyeceklerimize nasıl kimyasal geçişi olduğunu pek düşünmüyoruz ama bu insanların kimyasallara maruziyeti açısından çok önemli bir kaynak. Bu araştırma, çoğunluğu denetlenmeyen zararlı kimyasalların insan vücuduna sızmasına dair erken bir gösterge” dedi.
Gıda ambalajlarından yiyeceklere sızan kimyasalların çoğu plastiklerden kaynaklanıyor ancak tek neden bu değil. Muncke, “Muhtemelen en kötü kaynaklardan biri dönüştürülmüş kağıtlar ve kartonlar. Bunu kabullenmenin çok zor olduğunu biliyorum” dedi. Muncke, dönüştürülmüş kağıtların, kartonların ve plastiklerin gıda ambalajı olarak kullanılmasının, gıdayla teması uygun olmayan mürekkeplerin gıdaya temas etmesine ve kimyasal risklerinin artmasına yol açtığını söyledi.
Kimyasal üreticilerinin meslek örgütlerinden Amerikan Kimya Konseyi’nin sözcüsü Erich Shea, araştırmaya yanıt olarak yaptığı açıklamada, üyelerinin kullanılan maddelerin güvenliğini teyit etmek için kapsamlı bilimsel analizler yaptığı belirterek, “Raporda kimyasallardan geniş kategoriler halinde bahsediliyor. Halbuki bunların her birinin benzersiz kullanım alanları ve profilleri var. Bu nedenle hepsini bir araya gruplamak oldukça sorunlu” ifadelerini kullandı.
Bilim insanları ise gıda ambalajlarının daha iyi test edilmesi gerektiğini ve “gıdaya uygun” statüsündeki ambalajlarla ilgili daha fazla denetim olması gerektiğini belirtti. Muncke, “Gelecekte bu malzemelerin güvenliğini sağlamak için daha yapıcı yollar üzerine düşünmeliyiz. Beni endişelendiren şey bunun olmuyor olması” dedi.
The Washington Post’un “Scientists just figured out how many chemicals enter our bodies from food packaging” başlıklı haberinden derlenmiştir.
Hafta başında yayımlanan bir araştırma, gıda ambalajlarından yediklerimize, oradan da vücudumuza giren kimyasalların yoğunluğu ve çeşitliliği konusunda çok korkunç rakamlar ortaya koydu. Peki en tehlikelisi hangi ambalajlar ve hangi yiyecekler?Yaşamhttps://www.hurriyet.com.tr/aile/galeri-bilim-insanlari-acikladi-sayilar-cok-korkunc-hangi-yiyecekler-daha-tehlikeli-42534064Kimyasal,İnsan,Gıda,Plastik,Yol,Bilim