Bilim İnsanları da Sever: Ünlü Psikiyatristlerin Aşk Tanımları

Bilim İnsanları da Sever: Ünlü Psikiyatristlerin Aşk Tanımları

ABONE OL
Eylül 14, 2024 23:18
Bilim İnsanları da Sever: Ünlü Psikiyatristlerin Aşk Tanımları
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Uğruna şarkılar yazılan, dağlar delinen, çöller aşılan, sayfalarca hikayeler yazılan bir duygu: aşk. Her insanın aşk tanımı farklıdır. Kimisi aşkı, anlık bir heyecan ve tutkudan ibaret görür. Kimisi de aşksız bir hayatın susuz bir dünya gibi olduğunu savunur. Kim ne derse dersin insanın yaşama isteğini artıran ve hayata dört elle tutunmasını sağlayan bir şey aşk. Yüzyıllardır insan beynini ve davranışlarını inceleyen bilim insanları için de en önemli araştırma konularından biri olmuştur.

1. Berscheid ve Hatfield- Bu sabah 8:15 vapurunda onu gördüm karşımda, dizlerimi titretti aşık oldum galiba.

Berscheid ve Hatfield, aşkın fizyolojik bir uyarılma ve daha sonra bu uyarılmaya bir isim verilmesinde ibaret olduğunu düşünüyor. Onlara göre,kalbimizin küt küt çarpması, karnımızda kelebekler uçuşması, ellerimizin titremesi gibi vücudumuzun verdiği tepkilere aşk adını veriyoruz.

2. Zİck Rubin- Kimisi o şekil giyinir, kimisi bu şekil

Rubin, üç çeşit aşk olduğunu savunuyor. İlki, hepimizin sahip olmak istediği, hayalini kurduğu “romantik aşk”. Romantik aşk, iki tarafın da birbirini sevdiği, mutlu ve huzur veren aşkı ifade ediyor. İkincisi ise “sahiplenici aşk”. Bu aşk türü genelde taraflardan birine zarar veriyor. “Bir taraf hep daha çok sever” dediğimiz ilişki türü aslında. Kıskançlık krizleriyle buhranlarla dolu bir ilişki tarzı. Son aşk çeşidimiz de “kullanılan aşk”. Bir tarafın çıkarları için sürdürdüğü ilişki türü. Şöhret, para vb. çıkarlar sebebiyle bir tarafın kullanıldığı üzücü bir ilişki.

3. Erich Fromm- Aşk incelik ister canım hoyrat olma.

Fromm tam bir romantik prens. Aşkın, ilgi, sevgi ve karşılıklı anlayıştan geçtiğini söylüyor. Aşk yaşamak istiyorsanız çeşitli fedakarlıklar yapmanız lazım. Aşkın sadece cinsellikten ibaret olmadığını söyleyen Fromm tam bir sarılıp uyuyalım erkeği. Ona göre aşk, bir sanat, evrenin bize bir hediyesi.

4. John Alan Lee- Sen aşkı çiçek, böcek, güneş, bulut sanmışsın.

Lee, aşkı gökkuşağına benzetiyor. Aşkı öyle iki üç maddeyle anlatamazsınız, aşk bin bir çeşittir diyip, aşkı bir sürü çeşitlere ayırmış. Öncelikle üç ana aşk çeşidi belirlemiş. Bunları belirlerken de gökkuşağından ilham almış. Kırmızı, tutkulu aşkı, sarı oyun gibi aşkı, mavi de arkadaşça aşkı temsil ediyor.
  Tutkulu aşk malum, fiziksel çekimi ifade ediyor. “Geniş omuzlu erkeklere bayılırım, off kadın dediğin balık etli olacak” şeklinde kurduğumuz cümleler tutkulu aşka giriyor.
  Oyun gibi aşk da kimseye bağlanamayan, kanı kaynayan insanlar için var. O çiçekten bu çiçeğe konmak isteyen arılar oyun gibi aşk yaşıyor.
   Arkadaşça aşk da, biz her konuda iyi anlaşıyoruz, e yakışıyoruz da, o zaman neden sevgili olmayalım ki diyen arkadaşları ifade ediyor.

5. Levinger ve Snoek- Ya her şeyim ya hiçim sorma bu aşk ne biçim

Bu iki kankaya göre, aşkın dört tane düzeyi var.İlki, sıfır ilişki. Hiçbir ilişkinin olmadığı, tık yok diyebileceğimiz ilişki türü.
   İkincisi, fark etme düzeyi. Yolda yürürken karşıdan gelen insandan etkilenirseniz bu fark etme düzeyi olur.
   Üçüncü düzey, yüzeysel ilişki düzeyi. Bunda artık iki tarafın da birbiriyle iletişim kurduğu bir ilişki var.
   Son düzeyimiz de, karşılıklı ilişkiler. Aşkların en güzeli.  Kankalara göre aşk, bu 4 evrenin arasında gidip gelebiliyor.

6. Robert Sternberg- Sana göre aşk laftan ibaret. Bana göre hayatın anlamı

Sternberg de aşkı derinlemesine inceleyenlerden. Ona göre aşk, köşeleri “yakınlık, tutku ve bağlılık” olan bir üçgenden ibaret.  Bu üçgenin köşeleri kimi zaman tek başına, kimi zaman ikili gruplar halinde birleşiyor. Bazen de hepsinin bir arada olduğu durumu yaşıyoruz, yani, mükemmel aşk.

 Sternberg üçgene göre olası aşkları 8 gruba ayırmış.

Son seçenek hepimizin hayali.

7. Theodor Reik- Biz bir elmanın iki yarısıyız.

Reik bey biraz homofobik. Aşkın yalnızca karşıt cinsler arasında olabileceğini savunuyor. Ona göre kendimizde gördüğümüz eksiklikleri tamamlamak veya memnun olmadığımız özellikleri kapatmak için karşı cinsten birine aşık oluruz ve o kişi de bu eksiklikleri kapatır.

8. Alfred Adler- Çok şükür bin şükür seni bana verene

Adler’e göre, her anlamda birbirimize uygun olduğumuzu düşündüğümüz bir insan bulduğumuz an tüm ilgimizi ona yöneltmemiz ve diğer insanları gözümüzün görmemesi durumu aşkın ta kendisi.

9. Sigmund Freud- Adına da derler seks

Çalkantılı bir aşk hayatına sahip olan Freud, aşkı bizim gördüğümüz yerden görmüyor. Biz biliyoruz ama ne deli aşklar yaşadığını Freud efendi kimi kandırıyorsun!
Freud’a göre aşk sandığımız şey aslında sadece libido. Duyduğumuz tüm sevgiler de gücünü cinsellikten alıyor ona göre.
Herkesin ilk aşkının annesi/babası olduğunu savunuyor ve sonra aşk sandığımız her şeyin altında aslında ilk aşklarımıza olan özlemimiz yatıyor.

10. Helen Fisher- Sevdik sevdalandık. Kördüğümle bağlandık.

Fisher’a göre, aşkın üç aşaması var. İlki bize “senden çocuğum olsun istiyorum” dedirtecek insanı bulmak için bizi harekete geçiren seks dürtüsü. İkinci aşama, “birisi beni çimdiklesin, galiba rüya görüyorum” dediğimiz aşırı mutluluk dolu cicim ayları. Üçüncü aşama ise, ilişkinin artık rayına girdiği ve size huzur verdiği, bağlanma aşaması.

11. Karl Menninger- İstersen yak, savur, dağıt, beni yarala

Menninger biraz fazla fedakar, hatta saplantılı bir adam. Ona göre aşk, kendinden daha çok karşı tarafın isteklerini düşünmek, onu asla kırmamak ve her şeyi onun iyiliği için yapmaktır.

Aşkın ne olduğu, nasıl gerçekleştiği, ne kadar sürdüğü varoluşumuzdan beri akılları kurcalıyor. Benim aşk tanımım bu şarkı. Peki sizin aşk tanımınız ne?

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r