Takvimler 8 Aralık 1863’ü gösterirken, 3.000’den fazla kişi Şili’nin başkenti Santiago’nun merkezinde bulunan La Compania de Jesus Kilisesi’nde toplanmıştı. Kilise neredeyse 10.000 mumla ve gaz lambasıyla aydınlatılmış, kâğıt çiçeklerle süslenmişti.
Meryem ayının sonu vesilesiyle toplanan cemaat dualar ederken bir anda tarihin en korkunç ve en az bilinen felaketlerinden biri yaşandı. Bugün hâlâ bilinmeyen bir sebepten ötürü, kilise bir anda alevler içinde kaldı.
Yangın öyle hızlı büyüdü ki bir saat içinde 2.000’den fazla kadın hayatını kaybetti. Ölü sayısının tespiti ancak yetkililerin kapı kapı dolaşıp gerçekleştirdikleri nüfus sayımının ardından yapılabildi.
Gazeteci yazar Francisca Solar, yaşanan bu trajediyi “Şili’nin Titanic’i” olarak nitelendirerek, “Ama kimse bu olayı hatırlamıyor. Bu trajedinin sadece Şili tarihinde değil, dünya tarihinde daha fazla yeri olması gerek” ifadelerini kullandı.
Solar, çok satan kitabı ‘El Buzon de Las Impuras’ta (Saf Olmayanların Posta Kutusu) yaşanan bu trajediye, kilisede yanarak can veren kadınların açısından bakıyor.
Çoğunluğu aristokratlardan oluşan bu kadınlar, dualarını ve günah itiraflarını yazdıkları mektupları, “Bakire’nin posta kutusu” olarak bilinen bir metal kutuya koyuyordu. O dönemde çeşitli basın organlarında bu kutu “saf olmayanların posta kutusu” olarak nitelendirilmişti.
Yangından şaşırtıcı bir biçimde hasar almadan çıkan kutu, sonraki günlerde din adamları ile devlet yetkilileri arasında paylaşılamamış, nihayetinde Santiago Belediye Başkanı’nda kalmasına karar verilmişti.
Kutunun içindeki kâğıtlar o günden bu yana gün yüzü görmezken, Solar’ın kaleme aldığı tarihsel romana da ilham oldu.
“ABARTILMASI İMKÂNSIZ BİR SAHNE, TARİF EDİLEMEZ BİLE”
Solar, El Pais gazetesine yaptığı açıklamada, kitabını yazarken Şili Ulusal Kütüphanesi’nin arşivlerinde bulunan dönemin gazetelerinden faydalandığını belirtti.
Öte yandan The New York Times’ın 18 Ocak 1864 tarihli kapsamlı dosyası da Solar’ın kitabına kaynak etti. Gazetenin haberinde yangın, “abartılması imkânsız bir sahne; tarif edilemez bile. Salı gecesi yaşanan korkutucu manzarayı ifade edebilecek kelimeleri bulmak kesinlikle imkânsız” satırlarıyla anlatılıyordu.
“2.000 KADININ ÖLMESİ 2.000 SANDALYENİN YANMASI GİBİYDİ”
Solar, El Pais’e yaptığı açıklamada, bu korkunç yangın unutulmasının sebeplerinden birinin ölenlerin kadınlar olması olduğunu belirterek, “O dönemde, bir kadının ölümü sistemi durdurmuyordu. 2.000 kadının ölmesi 2.000 sandalyenin yanması gibi bir şeydi. Buna ek olarak özel olan her şey her zaman kamunun zararınaydı. Bir başka deyişle, kulağa korkunç gelse de 2.000 kadının bir kilisede ölmesi, bir ev içi meselesi muamelesi görmüştü” diye konuştu.
Solar, yangının kaynağıyla ilgili olarak da şunları söyledi: “Bir kaza olduğuna dair şüphe yok. Kötü niyet olmadığının altını çizmek gerekiyor.”
Bununla birlikte yangın kasten çıkarılmış olmasa da “çok fazla ihmal” olduğunu vurgulayan Solar, “Kilisede 7 bin ila 10 bin mum ve lamba yanıyordu. Bu kesinlikle orantısız ve sıra dışı bir sayı. Böyle bir felaket yaşanacağı önceden belli olmalı; tek bir kıvılcımla bütün kilise alevler içinde kaldı” dedi.
KAPILAR SADECE İÇERİ AÇILIYORDU
Kilisenin kapılarında çift taraflı milli menteşe olmamasının da ölümcül faktörlerden biri olduğunu ifade eden Solar, “1863 yılında Şili’de iki tarafa da açılabilen kapılar zorunlu değildi. Çok az sayıda kilisede ve otelde bu kapılar vardı çünkü çok yeni ve gönüllülük temelli bir güvenlik önlemiydi. La Compania kilisesi ise şehrin en işlek kiliselerinden biri olmasına karşın çok eskiydi ve çok kötü restore edilmişti. Girişler çok küçüktü ve kapılar sadece içeri açılıyordu. Bunlar, kiliseyi idare edenlerin sorumluluğundaydı ve Cizvitler protokolü hiçbir şekilde güncellememişlerdi. Tüm girişler sadece içeri açılıyordu. Bir yangın sırasında 3.000 kişinin aynı anda dışarı çıkmaya çalıştığını hayal edin. Kendilerini adeta içeri kilitlemişlerdi ve tüm girişler kısa süre içinde kapanmıştı” diye konuştu.
KADINLAR “KUTSAL” ZEMİNE BASMAYIN DİYE KAPIYI KAPATMIŞTI
Solar kiliseden kaçmayı imkânsız hale getiren faktörlerden birinin kendisini özellikle öfkelendirdiğini belirterek şunları aktardı: Yangın yayılmaya başladığında, kilisedeki ayini yöneten papaz Juan Bautista Ugarte ile Vatikan temsilcisi Jose Ignacio Eyzaguirre, hızla arka taraftaki bir kapıdan geçerek kutsal eşyaların tutulduğu odaya sığınmıştı.
Solar, “Bu şekilde kaçmayı beceren kaç kadın olduğunu tam olarak bilmiyorum ama 40-50 arasında olduğu tahmin ediliyor. Zira birçok gazetenin bildirdiğine göre, Ugarte, kadınların din adamlarına ayrılmış bölümden geçip kutsal eşyalar odasına girdiğini görünce, girişi kapatmıştı” dedi.
Solar, Ugarte’nin sadece din adamlarının basması uygun görülen “kutsal” zemine kadınların basmasını önlemek için bunu yaptığını ifade etti.
KABARIK ETEKLER VE ELBİSELER BİR ANDA ALEV ALDI
1863 yangınıyla ilgili tartışmalarda, kadınların üzerindeki süslü elbiselere ve kabarık eteklere özel bir vurgu yapıldığını da sözlerine ekleyen Solar, “Bu giysilerin kumaşları fazlasıyla yanıcıydı, çok hacimli olmaları da çıkışlara ulaşmayı zorlaştırmıştı. Dönemin giysileri kadınlar için kaçınılmaz bir engel yaratmıştı. Üstelik kurtulan kadınların bazıların giysilerini çıkarak kaçabildiklerini de biliyoruz. Ne var ki benim için bir din adamının kapıyı kapatmış olması çok daha ciddi bir durum. Kim bilir kaç kadın daha bu yolla kurtarılabilirdi” dedi.
ÖNLEMLER FACİADAN SONRA ALINDI
Korkunç yangında hayatını kaybedenler sırasında Santiago Belediye Başkanı Francisco Bascunan Guerrero’nun kız kardeşi Mercedes de vardı. Başkan Guerrero, bu trajedinin ardından, şehirdeki tüm kalabalık toplanma alanlarının kapılarına çift taraflı açılacak şekilde milli menteşeler takılmasını emretti. Santiago’nun ilk itfaiye birliği de bu dönemde kuruldu.
Solar, “Adalet yerini bulmalı; Şili tarihinin çok az kişi tarafından bilinen dönüm noktalarından biri gözler önüne serilmeli. Bu aynı zamanda tarihin intikamının alınması demek. La Compania yangınını kadınların bakış açısından anlatmak istedim çünkü en azından bu şekilde adaletin bir nebze olsun yerini bulacağını düşündüm” dedi. Solar, 2019’da Şili’de kadınlara yönelik şiddete karşı protestolar sırasında LasTesis kolektifinin yazdığı “Yolundaki Tecavüzcü” şiirinde yer alan “Suç benim değildi, olduğum yerde değildi, nasıl giyindiğimde değildi” dizesini hatırlattı.
La Compania yangını sırasında hayatını kaybeden 2.000’den fazla kadından sadece yedisinin kimlikleri tespit edilebildi. O dönemde yetkililer kadınları Santiago’nun Merkez Mezarlığı’nda bulunan bir toplu mezara gömme kararı aldı.
Araştırmacılar, bu mezarın günümüzde Plaza de la Paz sınırları içinde kaldığını tahmin ediyor. Kilisenin bulunduğu yere dikilen La Dolorosa heykeli, yangından 50 yıl sonra kadınları onurlandırmak amacıyla buraya taşındı.
El Pais’in “‘It’s Chile’s Titanic, and yet no one remembers it’: The forgotten story of the 19th-century church fire that killed 2,000 women” başlıklı haberinden derlenmiştir.
“Abartılması imkânsız bir sahne, tarif edilemez bile…” The New York Times, binlerce kadının can verdiği kilise yangınını bu sözlerle aktarıyordu okurlarına. Ne var ki 2.000’den fazla kadının hayatını kaybettiği bu korkunç olay, tarihin tozlu sayfaları arasında kaybolup gitti. Peki neydi bu faciayı bu kadar “önemsiz” kılan şey?Dünyahttp://www.hurriyet.com.tr/dunya/binlerce-kadin-bir-saat-icinde-yanarak-can-verdi-ama-bu-faciayi-hic-kimse-hatirlamiyor-2-000-kadinin-olmesi-2-000-sandalyenin-yanmasi-gibiydi-42532407Kadın,Kilise,Yangın,Solar,Kapı,2.000,Kutu,Şili,Sadece,İçinde,Gaz,Gün,Kaç,Santiago,Sıra,Tarihin
DÜNYA
07 Aralık 2024MAGAZİN
07 Aralık 2024GÜNDEM
07 Aralık 2024EKONOMİ
07 Aralık 2024EKONOMİ
07 Aralık 2024YEREL HABERLER
07 Aralık 2024TV90HABER
07 Aralık 2024