O gemilerde silah yoktu, savaş yoktu. O gemilerde çocuklar için süt, hastalar için ilaç, hayata tutunmaya çalışan insanlar için gıda vardı. En temel hak olan yaşam hakkını savunmak amacıyla yola çıkan bu sivil girişime yönelik saldırı, uluslararası hukukun ve insan haklarının apaçık ihlalidir.
Bu olay bize bir kez daha göstermiştir ki, Gazze üzerindeki abluka sadece bir coğrafyayı değil, insanlığın onurunu da kuşatma altına almaktadır. Açlıktan kıvranan çocukların çığlığını duymayan, hastaların ilaçsız ölümünü görmezden gelen bir dünyanın nereye sürüklendiğini sorgulamak artık hepimizin görevidir.
Ben bir birey olarak, bu saldırıyı derin bir öfke ve utançla karşılıyorum. Çünkü bugün hedef alınan sadece bir yardım filosu değil; dayanışma, merhamet ve insanlığın en saf değerleridir. Sessizlik, bu vahşete ortak olmaktır.
Uluslararası toplumun suskunluğu, zalimliği cesaretlendirmekte, mazlumun çığlığını ise daha da derinleştirmektedir. Artık ses yükseltmek, haksızlığın karşısında dimdik durmak zorundayız.
Gazze’ye insani yardım ulaştırmak bir suç değil, insanlık görevidir. Ben de bu görevi sahiplenenlerin yanındayım ve insani yardım taşıyan gemilere yapılan her saldırıyı reddediyor, tarihin bu karanlık sayfasına karşı sesimi yükseltiyorum.
Bugün susarsak, yarın sadece Gazze değil, insanlığın kendisi yok olacaktır.
