0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, “PKK/KCK silahlı terör örgütü üyesi olmak” cürmünden sabah saatlerinde meskeninde gözaltına alındı. Özer’in konutunda ve belediye binasında arama yapıldı. Aramalar sırasında Çevik Kuvvet grupları belediye binasının etrafında geniş güvenlik tedbiri aldı. Ahmet Özer’in terör örgütü yöneticisi Remzi Kartal ile 14 defa görüştüğü öğrenildi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, gözaltına alınan Özer ile ilgili yaptığı birinci açıklamada “Esenyurt Belediye Liderimiz Prof. Dr. Ahmet Özer, bu sabah gözaltına alındı. Süreci titizlikle takip ediyoruz. Devlette misyon yapmış, üniversitelerde dekanlıktan rektör yardımcılığına kadar üst seviye çalışmalarda bulunmuş Sayın Özer, kıymetli bir biliminsanı ve mahallî yöneticidir. Türkiye, siyasilere, bilim beşerlerine karşı sabah mesken baskınlarının yapıldığı bir ülke olmaktan çıkmalı.” sözlerini kullanmıştı.

İMAMOĞLU’NDAN BİR REAKSİYON DAHA

İmamoğlu, toplumsal medya hesabından bir reaksiyon açıklaması daha yayınladı. “Sayın Özer, belediye lider adayı olduğunda isimli sicilini soruşturdunuz, arşiv kaydını soruşturdunuz. Tıpkı adliyeden pak kağıdı verdiniz. Altı ayda ne değişti?” diye soran İmamoğlu, paylaşımında “Sizin İstanbullularla derdiniz nedir? Sizin Türkiye hayaliniz, Türkiye Yüzyılı’nız bu mudur? Kucaklaşma dediğiniz bu mudur?” sözlerine yer verdi.

İşte İmamoğlu’nun paylaşımında yer alan sözler:

“Bugün sabah saatlerinde Esenyurt Belediye Lideri Prof. Dr. Ahmet Özer hakkında başlatılan soruşturmayı büyük bir dikkat ve ciddiyetle izliyorum.

Sayın Ahmet Özer’e yönelik operasyon, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına dair kaygılarımızı daha da artırmıştır.

Yargının siyasallaştırılarak siyasi rakiplerin oyun dışına atılması gayesiyle kullanılmasının, demokratik hukuk devleti unsuruna ters olduğunu vurgulamak zorundayım.

İBB Başkanı olarak bizzat ben, bu çeşit uygulamaları en acı formda deneyim edenlerin başında geliyorum. Bana yönelik olarak açılan ve kamuoyunda “Ahmak Davası” olarak bilinen dava ve gibisi pek çok soruşturma devlet ciddiyetinden ve yargı tarafsızlığından uzaktır.

“ŞAFAK OPERASYONUYLA GÖZALTINA ALINMASI UYGUNSUZDUR”

Devlette misyon yapmış ve yıllarca dekanlık, rektör yardımcılığı, GAP Belediyeler Birliği Genel Sekreterliği üzere kamu misyonları üstlenmiş bir bilim insanı ve seçilmiş belediye lideri olan Sayın Özer’in emniyet güçlerinden kaçma ihtimali yokken söze çağrılmak yerine, bir şafak operasyonuyla göz altına alınması uygunsuzdur. Biz bu şafak operasyonlarının ilhamını hangi mirasınızdan aldığınızı âlâ biliyoruz.

Siyasi rakiplerin önünü kesmeye yönelik bu cins uygulama ve davalar hukuk ve adalete değil, sırf iktidarın amaçlarınahizmet etmektedir.

Kamuoyuna mal olmuş şahsiyetlerle ilgili bu cins uygulamaların tarafsızlık prensibine uygun, titizlikle yürütülmesi gerekir.

Bugünkü şafak operasyonu akabinde kamuoyuna yapılan açıklamada, Sayın Özer’in 10 yıl boyunca 694 terör örgütü mensubuyla görüştüğü sav edilmektedir. Şayet buiddia doğruysa kendisinin, ayda 5-6 terör örgütü mensubuyla görüştüğü manası çıkmaktadır. O halde neden bugüne kadar beklediniz? TUSAŞ’a saldıran teröristleri izlemek yerine devlete yıllarca hizmet etmiş akademisyenleri mi izliyorsunuz?

Sayın Özer, belediye başkan adayı olduğunda isimli sicilini soruşturdunuz, arşiv kaydını soruşturdunuz. Birebir adliyeden pak kağıdı verdiniz. Altı ayda ne değişti?

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ön yargısız bir kucaklaşmanın talep edildiği, Abdullah Öcalan’ın terörü sonlandırmak üzere Meclis’te konuşmasına yer hazırlandığı bir periyotta CHP’li bilim insanı bir belediye liderinin terör savıyla göz altına alınmasını milletimizin vicdanına havale ediyorum.

“İSTANBULLULARLA DERDİNİZ NEDİR?”

Bu gayret ana muhalefete ve İstanbul’a prestij suikasti değilse nedir? Daha açık sorayım sizin İstanbullularla derdiniz nedir?

Sizin Türkiye hayaliniz, Türkiye Yüzyılı’nız bu mudur? Kucaklaşma dediğiniz bu mudur?

Ne yaparsanız yapın, hangi karanlık planı düşünürseniz düşünün bu siyasi ve kurumsal çürümeyi bitireceğiz. Türkiye Cumhuriyeti devletini şahıslara değil, kurallar ve kurumlara bağlı, herkes için eşit ve adil hizmet üreten bir yapıya kavuşturacağız.”