Çocuğa Sınır Koyma
Çocuklar dünyayı keşfetmek isterler. Bunu yaparken kendi davranışlarını ve başkalarının tepkilerini gözlemlerler. Davranışlarının sonuçlarından yola çıkarak, nasıl davranmanın daha uygun olduğunu öğrenirler. Anne-baba tarafından konulan sınırlar çocuğa henüz hiç tanımadığı dünyada, güvenebileceği bir yol gösterir.
Sınır koymak belli bir amacı olan, mantıklı kurallar belirlemek, bu kuralların sebebini çocuğa açıklamak ve tutarlı bir şekilde uygulamak demektir. Sınırlar, çocuğun güven içinde hareket edebileceği alanı belirler. Çocuklar, fiziksel ve duygusal sınırlarını bildiklerinde, kendilerini daha güvende hissederler. Sınırlar istenilen davranışların kazanılmasına, çocuğun kendini kontrol etmeyi öğrenmesine, sorumluluk sahibi olmasına yardımcı olur. Sınırlar çocuğun topluma uyumunu kolaylaştırır. Sınırsız bir ortamda büyüyen çocuk, kendisini güvende hissetmez. Başkalarından onay alma ve destek ihtiyacı daha fazla olur. Kendi sınırlarının nerede biteceğini bilmediği için, başkalarının sınırlarını zorlarlar, diğerini rahatsız edebilirler. Bunların dışında, sorumluluk almakta zorlanırlar, özgüvensiz ve doyumsuz olabilirler. Çok katı sınırların olduğu ailelerde ise, çocuğun kişiliği bastırılır. Çocuk korku ve öfke hissedebilir. Bu sebeple sınırlar ne çok katı ne de çok esnek olmalıdır.
Belirli bir davranışın çocuk tarafından doğru ya da yanlış olarak değerlendirilmesi, o davranışın ardından ailenin ne tepki verdiğine bağlıdır. Ödül vermek, çocuğun olumlu davranışını fark ettiğimizi ve takdir ettiğimizi, çocuğa göstermemizin bir yoludur. Ancak maddi ödüller verildiğinde bir anlamda çocuk rüşvete alıştırılmış olur. En iyi ödüllendirme yöntemleri sözel, duygusal veya davranışsal ödüllerdir. Çocuğun olumlu davranışını alkışlamak, kafasını okşamak, öpmek, sarılmak, olumlu sözler söylemek veya gülümsemek ödül olarak kullanılabilir. Çocuğun olumsuz davranışlarının vurgulanması ve eleştirilmesi yerine, olumlu davranışlarına odaklanmak, olumsuz davranışlarının azalmasına yardımcı olacaktır. Ödül, çocuğa bir şey yapması için önceden önerildiğinde yanlış kullanılmış olur. “Ödevini bitirirsen sana çikolata veririm” demek gibi. Böyle bir tutum çocuğa ödev yapmanın onun için faydalı olduğunu ve onun sorumluluğu olduğunu öğretmez. Ödev çikolata için yapılan, çikolatadan daha az değerli bir şey halini alır. Ayrıca bu durum, bir dahaki sefere çocuğun ailesinden daha fazla şey talep etmesine de sebep olacaktır.
Çocuklar yanlış bir davranışta bulunduklarında ve bir kurala karşı geldiklerinde suçluluk duygusu hissederler. Anne babalarının sevgisini kaybetmekten korkarlar. Yaptığı davranışın sonucuna katlanması, çocuğun hissettiği suçluluk duygusunun azaltır. Yanlış bir davranışta bulunduğunda, çocuğa uygulanan yaptırım, genellikle çocuğa cezalı olduğu şeklinde sunulur. Ancak ceza kelimesi çocukta anne babasının kendisinden intikam alması, ona çok kızgın olması, onu sevmemesi gibi bir algı yaratabilir. Bu sebeple çocuğa cezalı olduğunu söylemek yerine, davranışının sonucuna katlandığını açıklamak daha doğru olacaktır. Çocuğun olumsuz davranışı tekrar yapması durumunda, aynı yaptırımla karşılaşması gerekir. Uygulanan yaptırım çocuğun yaşına ve gelişim dönemine uygun olmalıdır. Çocuğu oyun, etkinlik, televizyon gibi bazı şeylerden mahrum bırakmak olumsuz davranışın sonucu olarak kullanılabilir. Ayrıca çocuğu olumsuz davranışta bulunduğu ortamdan uzaklaştırıp kısa bir süre beklemesini sağlamak da yaptırım olarak kullanılabilir. Ancak yaptırımlar istenmeyen davranışın hemen ardından verilmeli ve o davranışla ilgili olmalıdır. Çocuğa uygulanan yaptırımın belli bir süresinin olması önemlidir. Özellikle çocuğa “Bundan sonra sana tablet yok!”, “Bir daha parka gitmek yok!” gibi sözler söylemek, aslında çocuğu tehdit etmektir. Böyle bir yaptırım uygulanabilir değildir. Çoğu anne baba birkaç saat sonra söylediği sözden pişman olur ve çocuğa söylemiş bulunduğu yaptırımı uygulamaktan vazgeçer. Bu da çocuğa anne babasının sözlerinde durmadığı mesajını verir. Çocuğa uygulanan yaptırımın süreli olması, çocuğa bir dahaki sefere doğru davranma şansı verir.
Olumsuz davranışından dolayı çocuğa küsmek, onunla konuşmamak ya da “Bundan sonra seni sevmeyeceğim” gibi sözler söylemek kesinlikle çok yanlıştır. Çünkü böyle bir tepki çocuğa o davranışın kötü olduğu mesajından çok, çocuğun kötü olduğu mesajını verir. Çocuk sevilmediğini, yaramaz bir çocuk olduğunu ya da anne ve babası tarafından istenmediğini düşünebilir. Bu sebeple uygulanan yaptırımın çocuğun kişiliği ile ilgili değil, davranışla ilgili bir mesaj içermesine özen gösterilmelidir.
Çocuğa ağır cezalar vermek, özellikle fiziksel cezalar, utanç ve umutsuzluk duygularına sebep olur. Aynı zamanda bu yolla anne baba, çocuğa şiddet kullanmakla ilgili olumsuz örnek olmuş olur
Anne babalar sınır koyarken nelere dikkat etmeli?
-
Belli bir amacı olan, net ve tutarlı sınırlar belirleyin.
-
Çocuğa beklenilen davranışı, açık bir dille anlatın.
-
Çocuğa konulan kuralın sebebini açıklayın. Sınırın sebebinin açıklanması inatlaşma ve çatışmaları azaltır. Kendisine açıklama yapılan çocuk, anne babası tarafından önemsendiğini hisseder.
-
Olumsuz davranışın sebebini araştırın.
-
Çocuğa, onun neye ihtiyacı olduğunu, ne hissettiğini, ne istediğini anladığınızı ifade edin.
-
Çocuk kendisinden beklenilen davranışı gösterdiğinde, başarısız da olsa, çabasını tebrik edin. Olumlu davranışları övün, teşvik edin.
-
Çocuğa, sunulan seçimler arasından tercih hakkı verin. Böylece, çocuğun daha değerli hissetmesini sağlarsınız.
-
Sınır koyarken sakin kalın, öfkeye kapılmayın. Çocukla net, kararlı ve kibar bir dille konuşun.
-
Sınır koyarken, çocuğa gereğinden uzun açıklamalar yapmayın. Çocuğa, aynı cümleleri tekrar tekrar söylemeyin. Bir kere söyleyin ve uygulayın.
-
Anne-baba olarak, sınırlar hakkında ortak bir tutum izleyin, tutarlı olun.
-
Olumsuz davranış hakkında uzun konuşmalar yapmayın, olumsuz davranışa odaklanmayın.
-
Çocuğa şart koşmayın, onunla pazarlık yapmayın.
-
Çocuğa yaş ve beceri düzeyine uygun sorumluluklar verin.
-
Çocuklar taklit ederek öğrenirler. Kendi davranışlarınızla ona olumlu model olun.
-
Çocuğun istediği şey makul bir istekse, hemen “Hayır” demeyin. Çocuğun isteklerinin çoğuna “Hayır” demek çatışmaları arttıracaktır. Bu sebeple “Hayır” dediğiniz şeyleri gözden geçirin ve olabildiğince azaltmaya çalışın.
Olumsuz davranışın sebebini bulmak önemlidir. Çocuklar kendilerini üzen ya da kızdıran bazı durumlara maruz kaldıklarında, duygusal bir ihtiyaçları yeterince karşılanmadığında (Örneğin; yeterli ilgiyi görmediklerinde), nasıl davranmaları gerektiğini bilmediklerinde uygun olmayan davranışlarda bulunurlar. Bu sebeple çocuklar olumsuz davranışlarda bulunduğunda, hemen bir ceza vermek yerine çocuğun böyle davranmasının sebebinin ne olabileceği üzerinde düşünmekte fayda vardır. Anne babalar çocuğun neye ihtiyacı olduğu, neyin canını sıktığı ya da nasıl davranması gerektiğini bilip bilmediği üzerinde düşünmelidir. Bu anlamda en önemli aracın çocukla kurulan olumlu ilişki olduğu unutulmamalıdır. Ebeveyn ve çocuk arasında sağlam bir ilişki olduğunda, anne babanın çocuğa sınırları öğretmesi de daha kolay olacaktır.