Okulla ilk kez tanışan çocukların tümü farklı tepkiler veriyor; kimi kolayca uyum sağlarken kimi çocuklar ise ebeveynlerinden ayrılmak istemiyor hatta ağlama krizine giriyor. Peki neden? Rehberlik ve Psikolojik Danışmanı Sümeyye Üstün Yasemin.com okurlarına özel açıklamalarda bulundu.
Her başlangıç bir heyecandır. Her okul bir umuttur. Ve her sınıf çocuğu hayata hazırlayan bir yoldur. Çocuk burada tek başına sorunlarla baş etme becerisi geliştirmeye çalışır. Bu sebeple okula başlama süreci hem çocuklar hem de ebeveynler için yeni ve heyecan verici bir deneyimdir. Çocuklar aşina olmadığı, çevresini, insanlarını, kurallarını bilmediği bir ortama ebeveynleri olmadan ilk kez adım atacaklardır. Okula başlamadan önce zamanının büyük çoğunluğunu evde ve ailesi ile geçiren çocuk okula başlaması ile bambaşka bir sosyal çevreye girmiş olur. Dolayısıyla bu süreçte bir miktar kaygı yaşamak normal kabul edilir.
Okula başlamak çocuk üzerinde bir takım kaygı uyandırıcı yüklerle gelir. Bunu okul öncesi dönemde “ilk ayrılık” olarak düşünebiliriz. Okul, çocuklar için tanıdık olmayan yeni bir ortam demektir. Güvenli yerinden ve bağlanma figürlerinden uzaktadır. Üstelik yeni bir rutine uyum sağlaması gerekir. Başlangıçta çocukların -ve tabii ebeveynlerin- bunların üstesinden gelmekte zorlanması beklenen bir durumdur. Önemli olan bu zorlanmalarla etkili bir şekilde baş etme becerilerini geliştirebilmektir.
Bireyselleşmeye giden yolda okul; sağlıklı ayrışmayı deneyimleme açısından önemlidir. Bireyselleşme, güvenli bağlanma ve sağlıklı ayrışmayı içinde barındırır. Sağlıklı ayrışma ise bir miktar rahatsızlık gerektirir. O rahatsızlık iyi bir şekilde yönetilebilirse sakinleşme ve regülasyon, ardından da ortamı keşfetme süreci başlar.
Okula uyumda karşımıza çıkan en etkili faktör ebeveyn-çocuk arasındaki bağlanma örüntüsüdür. Ebeveynin duyarlılığı, ulaşılabilir ve uyumlu olması bağlanma ilişkisinin yapısını etkiler.
Çocukların ihtiyacı, stres anlarında “güvenli bir üs” ve keşif için “güvenli bir temel” sunabilen ebeveynlerdir. Yani ebeveynler, cesaretlendiren bir tavır içerisinde olmak, zorlandığında gerekli desteği verebilmek ve duygusal regülasyonu sağlayabilmek üzerine yoğunlaşmalılardır. Bağlanma ilişkisi çocuğun sosyal ve duygusal gelişimini ve yetişkinlik dönemini etkiler.
Hem oryantasyon dönemi hem de diğer bütün yaşantılarda çocuğunuzun duygusunu kabul etmek, duyguyu ona geri yansıtmak, zorlanmalarını anladığınızı ve yanında olduğunuzu göstermek büyük önem taşır. Çocukların zihnindeki ilk soru “güvende miyim?” sorusudur ve oryantasyon dönemi bu sorunun oldukça gündemde olduğu bir dönemdir. Üst beyin fonksiyonları henüz gelişme aşamasında olan çocuğunuz için ilkel beyni devreden çıkaracak, parasempatik sinir sistemini (bedenimizin gevşemesinden sorumlu sinir sistemi) aktive edecek sakin ve güven veren bir tavır içerisinde olunmalıdır. Bunu yapabilmenin şartı ise ebeveynin çocuğunun süreci atlatabileceğine dair güven duyması, becerilerine güvenmesi ve elbette çocuğunu emanet ettiği kurumla ilgili kafasında soru işareti bulunmamasıdır. Şunu biliyoruz ki ebeveynin duygusu çocuğa da sirayet eder. Bu sebeple ebeveynler okulla birlikte çocuk özelinde izlenecek yolla ilgili hemfikir olmalıdır. Dolayısıyla eğer ebeveynin okulla veya öğretmenle ilgili kaygıları varsa bunu çocuğa belli etmeden okul idaresi ile görüşerek gidermelidir. Bu durum oryantasyon sürecinin önemli bir parçasını oluşturur.
Oryantasyon döneminde çocuğun ve ebeveynlerin kafasından geçen düşünceler çoğunlukla şöyledir:
Çocuğun Düşündükleri:
Çocuk Okulda Nelerle Karşılaşır?
Ebeveynin Kaygısı
Burası doğru yer mi?
Anne baba olarak yeterli ve hazır mıyız?
Onu çok özleyeceğiz.
Öğretmenini sevecek mi?
Çocuğumun ayrılırken bu kadar tepki vermesi travma oluşturur mu?
Ve benzeri.
Bunlar duygusal olarak oldukça normal şeylerdir. Belki siz de ilk kez bu kadar uzun soluklu bir şekilde ayrı kalacaksınız ve endişelisiniz. Sürecin sağlıklı ilerlemesi için önce kendi duygunuzu fark etmeli sonra da çocuğunuzun duygusunu kabul edip yatıştırmalısınız.
BU SÜREÇTE EBEVEYNLER NE YAPMALIDIR?
Bütün bunlar yeteri kadar korkutucudur. Biz yetişkinler için bile yeni bir ortama girmek kaygı verici olabilmektedir. Bunun bir süreç olduğunu ve zamanla iyiye gideceğini unutmayın.
o Çocuğun endişelerini, merak ettiklerini sizinle paylaşması için fırsatlar verin.
Soruyu sorun ve bekleyin. Ne tepki veriyor? Cevap vermiyorsa seçenekler sunun. Kendi yaşadığınız olumlu deneyimleri anlatın. Biliyor musun, ben de okuldayken şöyle bir şey yaşamıştım ve böyle olmuştu. Sonra da bu sorunu böyle çözdüm, gibi. Siz onun temel duygusunu yakalarsanız o merak edip size soracaktır.
o Korkmanın, çekinmenin normal olduğunu çocuğunuza söyleyebilirsiniz. Ayrılık anı geldiğinde, uzun mantıksal açıklamalar yerine çocuğun duygusunu kabul etmelisiniz.
“Haklısın, bu kolay değil, ben sana destek için yanındayım.”
“Çok keyifli bir hafta sonu geçirdin, şimdi okula gelmek zor geliyor.” “Anneni çok özlüyorsun, biliyorum. Şu saatte burada olacağım.”
“Annen geri gelmeyecek ve burada yalnız kalakalacaksın diye korkuyorsun.”
“Yeni bir ortama alışmak zor ve nasıl davranacağını bilmiyorsun” gibi cümleler kurabilirsiniz.
o Okul yaşantısındaki olumlu deneyimlerini anlattırın.
Bugün okulda bunları yaşamışsın ve çok üzülmüşsün. Okulda başka neler yaşadın? Ben bugün fotoğrafta şu oyunu oynadığınızı gördüm. Nasıl bir oyundu? Gibi keyif aldığı şeyleri anlatmasına teşvik edin.
o Ayrılığın üstesinden gelmekte çok zorlanıyorsanız çocuğun okula daha az bağlı olduğu ebeveyn ya da aile yakınlarının getirmesini sağlayabilirsiniz.
o Sınıf öğretmeni ve psikolojik danışman ile işbirliği içinde olun.
o Öğretmenin mutlaka bilmesi gereken durumları varsa bildirin.
Bir hastalık, psikolojik bir tanı ya da ilaç, ailede olan ekstra durumlar, yeni doğan kardeş, taşınma, bir kayıp, vs. gibi şeylerin bildirilmesi önemlidir.
o Okul dönemi başlamadan ev içi günlük rutinlerin – uyku ve yemek rutini gibi- düzenlenmesi süreci kolaylaştıracaktır.
o Okulda geçireceği zamanı detaylıca anlatabilirsiniz. Ne zaman yemek yiyeceğini, hangi derslerin olacağını, onu okula kimin bırakıp alacağını vs. anlatmak belirsizlik algısını bir miktar giderecektir.
o Okulla ilgili alışveriş gibi hazırlıkları çocuğunuzla birlikte yapıp süreci eğlenceli hale getirebilirsiniz.
o Oryantasyon döneminde, okulda geçireceğiniz zamanlarda pasif kalmaya çabalamalı, gözlemci konumunda kalmaya ve çocuğunuzu öğretmenine yönlendirmeye özen göstermelisiniz.
o Ayrılık denemeleri için aceleci olmamalı, ayrılığa ve uzaklaşmaya zorlamamalısınız.
o Vedalaşmayı uzun tutmamalı, bir araya geleceğiniz zamanı beklediğinizi söyleyerek ayrılmalısınız.
o Sizinle çocuğunuz arasında bir bağ köprüsü olacak bir nesneyi öğretmenin bilgisi dahilinde okula götürmesini sağlayabilirsiniz. Bu sevdiği bir oyuncağı ya da size ait bir nesne olabilir.
o İhtiyaç halinde bir uzman desteğine de başvurabilirsiniz.
Her gelişimsel dönemde olduğu gibi okula uyum konusunda da kitap ve hikayelerden destek almak faydalı olacaktır. Yararlanabileceğiniz okula başlama ve ayrılık temalı birçok çocuk hikayesi bulunmaktadır. Bu hikâyeyi en az 3 gece okumanız, çocuğunuzun bu süreci zihninde işlemleyebilmesi açısından faydalı olacaktır. Okuduktan sonra bir yorum getirmenizi önermiyoruz yalnız çocuğunuz konuşmak isterse elbette sorularına ya da yorumlarına yanıt verebilirsiniz.
Sorunuz olması halinde okul yönetimi ve psikolojik danışmanlık servisi ile irtibata geçebileceğinizi unutmayın.
Özel Atakent Hasbahçe Anaokulu Rehberlik ve Psikolojik Danışmanı
Sümeyye Üstün
Anne – Çocukhttps://i20.haber7.net/resize/1300×731//haber/haber7/photos/2024/38/IqF7Y_1726580716_7921.jpg KADIN,sümeyye üstün Yasemin https://www.yasemin.com/annecocuk/haber/3018993-cocuklar-okula-baslarken-neden-zorlanir-ebeveynler-ne-yapmalidir
GÜNDEM
7 saat önceGENEL
7 saat önceGÜNDEM
7 saat önceGÜNDEM
7 saat önceGÜNDEM
7 saat önceDÜNYA
7 saat önceGÜNDEM
7 saat önce