1) KAYIP ROJİN’İ ARAMA ÇALIŞMALARI, 12’NCİ GÜNÜNDE
VAN’da kaldığı yurttan ayrıldıktan sonra, geri dönmeyen üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’ten (21), 12 gündür haber alınamıyor. Arama kurtarma çalışmaları, gölde tekne ve botlarla, karada polis, AFAD, itfaiye ve gönüllü arama ekiplerinin katılımıyla devam ediyor. Polis helikopteri zaman zaman aramalara bölgede alçak uçuşlarla destek verirken, çalışmalarda hassas burunlu iz köpekleri de kullanılıyor.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş, 27 Eylül’de kaldığı yurtta akşam yemeğini yedikten sonra dışarı çıktı. Geri dönmeyen Rojin Kabaiş’e telefonla ulaşamayan arkadaşları, 28 Eylül’de saat 12.00 sıralarında polise haber verdi. Kabaiş’in 27 Eylül’de saat 18.30 sıralarında Van Gölü Sahili’ne çakıl taşı toplamaya gideceğini söylediği, birlikte gitmeyi teklif ettiği arkadaşının olumsuz yanıt verdiği tespit edildi. Kabaiş’in arkadaşları, 28 Eylül’de Van Gölü Sahili’nde Rojin’e ait cep telefonu, kulaklık, kek ve su bulundu. Yüksek düzeyde şifreli olan telefon incelenmek üzere polise teslim edildi.
Polis, Jandarma Sahil Güvenlik, AFAD ve Büyükşehir Belediyesi’nin itfaiye ekiplerinin katıldığı arama çalışmaları, 12’nci gününe girdi. Göl üzerinde tekne ve botlarla, karada da polis, AFAD, itfaiye ve gönüllü arama birliklerinin katıldığı arama çalışmalarında polis helikopteri zaman zaman alçak uçuşlar yaparak destek veriyor.
Ekipler, ‘Rojin kaçtı mı, kaçırıldı mı, öldü mü, öldürüldü mü’ gibi tüm şüpheleri değerlendirerek çalışmalarını yürütüyor. Ekipler, iskele sahilinden Yüzüncü Yıl Üniversitesi ve Bardakçı Mahallesi’ne kadar ekipler her yeri detaylıca arıyor. AFAD’ın deprem bölgesinde kullandığı hassas burunlu iz köpeklerinin de kullanıldığı arama çalışmalarında, gönüllü arama kurtarma ekipleri de termal kameralı dronla göl üzerini ile etrafını tarıyor. Çalışmalarda, yandan taramalı sonar ile su üstü radar cihazları da kullanılıyor. (DHA)
Görüntü Dökümü
———————–
-Göl üzerinde tekne ve botlarla arama yapılması
-Gölde demir çubuklarla arama yapan ekipmer
-Sahil kenarında arama yapan ekipler
-İz arama köpekleri ile sahilde arama yapılması
-Detaylar
-Aranan bölge drone görüntüleri
HABER: Behçet DALMAZ-Gülay KUYUCU/VAN, (DHA)-
==================================================
2) SU ALTINDA KALMADAN ÖNCE ÇALIŞTIĞI KÖYÜ, YILLAR SONRA YÜRÜYEREK GEZDİ
SİVAS’ın Hafik ilçesinde 2008 yılında su tutmaya başlayan Pusat Özen Barajı’nın altında kalan Pusat köyü, suların büyük ölçüde çekilmesiyle yeniden gün yüzüne çıktı. Köyün taşındığı dönemde orada çalışan Ramazan Karagöz (50), yıllar sonra yeniden bölgeyi ziyaret ederek kalıntılar arasında gezinti yaptı.
Hafik ilçesine bağlı Pusat ve Özen köyleri arasında yapılan Pusat-Özen Barajı 2008 yılından itibaren su tutmaya başladı. Baraj zemininde kalan Pusat köyü, eski yerin yakınındaki bir yamaca taşındı. Köydeki tüm yapılar kısa sürede su içerisinde kaldı. Köy baraj altında kaldıktan sonra köylülerin yıllarca ibadetlerini yaptıkları köy camisinin minaresi ise su yüzeyinde kalmaya devam eden tek yapı oldu. Köylüler yıllarca minarenin şerefe ve külah kısımlarına bakarak barajdaki su seviyesini gözlemledi.
İSALE HATTI SEVİYEYİ DÜŞÜRDÜ
2022 yılında Sivas kent merkezinin şebeke suyu ihtiyacını karşılayan 4 Eylül Barajı’ndaki suyun bitmesiyle birlikte, Pusat Özen Barajı’ndan isale hattı çekildi. Hattın tamamlanmasıyla suyun büyük bölümü kent merkezine yönlendirildi. Bölgede tarımla uğraşan çiftçilerin de yoğun olarak suyu kullanmasıyla bu yıl barajdaki su seviyesi büyük ölçüde azaldı. Yağışlar da istenen seviyede olmayınca barajı besleyen kaynaklar yetersiz kaldı. Suyun azalmasıyla birlikte 2008 yılından itibaren boşaltılarak baraj altında kalan eski Pusat köyü yeniden gün yüzüne çıktı. Birçoğu harabe halinde olan köyde cami ve bazı binaların halen aynı şekilde sağlam kaldığı görüldü. Çekilen bölgelerdeki kuruma nedeni ile eski köy kalıntısı, içinde rahatlıkla gezilebilir hale geldi.
‘BÖYLE GÖRECEĞİMİ HİÇ DÜŞÜNMEMİŞTİM’
Bölgeye yakın Yeniköy’de yaşayan ve baraj su tutmadan önce köydeki evlerin taşınma işlemleri sırasında orada çalışan evli 3 çocuk sahibi Ramazan Karagöz, köy kalıntısını 16 yıl sonra ziyaret ederek, içerisinde gezinti yaptı. Su altında kalan köyü bir daha görebileceğini hiç düşünmediğini belirten Karagöz, şunları söyledi:
“Yoldan geçiyordum, köyün son halini görünce gelip ziyaret etmek istedim. Eski hatıralar gözümde canlandı. Zamanında burası taşınırken, biz buraları arkadaşlarla beraber söktük. Traktörlerle yeni yerleşim yerlerine çıkardık. Şu anda ise halini görüyorsunuz. Caminin minaresinin şerefe kısmına kadar su çıkıyordu ama son zamanlarda su çok çekildi. Şu anda caminin tabanına kadar indi. Suyun hiç bu denli çekilebileceğini düşünmemiştim. Sulama ve Sivas merkeze verilen içme suyu nedeniyle bir hayli çekilme olmuş. Seneye bölgedeki sulamanın yasaklanacağını söylediler. Bu barajı 3 bölgeden gelen su kaynağı besliyor. İnsan ister istemez böyle görünce üzülüyor. Burada çalışmışlığımız ve anılarımız var. Şu andaki manzara içler acısı halde. Burası suyla dolduktan sonra bir gün yeniden bu şekilde göreceğimi hiç düşünmemiştim.” (DHA)
Görüntü Dökümü
———————————
-Barajdan dron görüntüleri
-Ortaya çıkan eski köyün kalıntıları
-Ramazan Karagöz’ün köy içindeki gezintisi
-Röportaj
Haber-Kamera: Eraydın AYTEKİN-Hüsnü Ümit AVCI/HAFİK(Sivas), (DHA)
================================================
3) İSTANBUL BOĞAZININ SİMGESİ AFALİNALAR AÇLIKTAN ZAYIFLADI
DENİZ Memelileri Araştırma Derneği’nin (DMAD) çalışmalarında, İstanbul Boğazı’nda çok görülen afalina yunus türlerinin, açlıktan zayıfladığı belirlendi. İstanbul Boğazı’nda yeterli balık stoğu olmaması veya su altı gürültüsü gibi tehditler nedeniyle yunusların strese girmiş olabileceği kaydedildi. Kaşalot ve gagalı balina türlerinin neslinin de tehlike altında olduğu uyarısı yapıldı.
Antalya’da 2015 yılında kurulan DMAD, Türkiye’nin Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz sularındaki bilinen 10 balina, yunus ve mutur türü üzerine bilimsel araştırmalar yapıyor. Kuruculuğunu Dr. Aylin Akkaya’nın yaptığı ve çok sayıda gönüllü uzmanın katılımıyla özellikle Doğu Akdeniz’de bilimsel araştırma seferleri düzenleyen DMAD, bilimsel araştırmalar neticesinde çıkan sonuçlara göre Türkiye sularındaki yunus ve balinalarla ilgili üzücü verilere dikkat çekti.
DOĞU AKDENİZ’İN ZENGİNLİĞİNİN İSPATI
Dr. Aylin Akkaya, Türkiye’nin kıyı uzunluğu olarak Akdeniz’de önemli bir yere sahip, fakat bilimsel çalışma sayısının oldukça az olduğunu belirtti. Balina ve yunusların görüldüğü denizlerde ekosistem, biyoçeşitliliğin zengin olduğunu söyleyen Dr. Akkaya, “Yaptığımız çalışmalarla biyoçeşitliliğin zenginliğini bir nevi ispatlamış olduk. Doğu Akdeniz, yunus ve balinalar açısından Akdeniz’in diğer bölgeleri kadar zengin bir bölge. Bu türler bayrak tür özelliğinde, görüldüğü bölgenin korunması gerektiğini de gösteriyor” dedi.
Deniz memelileri içinde ülkemizde en çok görülen türün özellikle İstanbul Boğazı’nda afalina yunus türü olduğunu dile getiren Dr. Akkaya, “Bunlar biraz iri ve cesur türler. Kıyısal olarak görüldüklerinden İstanbul Boğazı, Karadeniz’den Doğu Akdeniz’de Hatay bölgesine kadar tüm Türkiye sularında mevcut. Fakat endişe uyandırıcı durumlar da var. Daha önce 10 birey gözlemliyorken, şu an 2-3 birey görüyoruz genel olarak. Vücut yapılarına baktığımızda iri olması gereken bir türken, biraz zayıflamışlar. Kaburgaları daha çok dışarıda, nefes aldıkları yer biraz içeriye çökmüş. Özellikle bu baskıları İstanbul Boğazında görebiliyoruz. Ülkemizde yerel bir tür olmasına rağmen ne yazık ki şu an popülasyonları o kadar iç açıcı değil” diye konuştu.
Afalinaların zayıflamaları ve kaburgalarının görünür hale gelmesinin nedeninin açlık olduğunu, ama bunun sebebinin henüz bilinmediğini belirten Dr. Akkaya, İstanbul Boğazında yeterli balık stoğu olmaması veya su altı gürültüsü gibi tehditler nedeniyle yunusların strese girmiş olabileceğini ifade etti.
‘2019’DAN BERİ DOĞU AKDENİZ’DE GÖRÜLMÜYOR’
Tırtak yunus türünün daha güzel ve renkli bir tür olduğunu söyleyen Dr. Akkaya, “Afalinadan daha küçük gözlemlenebiliyor. Bu türü hem kıyılarımızda hem açık sularda görüyoruz. Ama tırtak türü sadece bizim sularımızda değil, Akdeniz’in tamamında tehlike altında. Çünkü sayıları oldukça azalıyor. Doğu Akdeniz’de 2019 yılından bu yana bu türü artık göremiyoruz. Ve çalışmalar 500 günü geçti sanırım. 500 günden daha önce sık sık gözlemlediğimiz bu tür artık Doğu Akdeniz bölgesinde neredeyse yok. Ege Bölgesi’ne baktığımızda, özellikle Dilek Yarımadası açıklarında tür hala güzel bir popülasyona sahip. Gruplar içerisinde hala yavruları görüyoruz. Bu da umut verici” dedi.
BALİNALAR DA TEHLİKEDE
Kaşalot balinalarının derin sularda bulunduğunu anlatan Dr. Akkaya, “Bölgede 30 bireyin Türkiye’de ve yaz mevsimlerinde yoğun gözlemlendiğini ispatladık. Ülkemiz suları bu tür için büyük önem taşımakta. Akdeniz genelinde yine tehlike altında olduğu düşünülen bir tür. Yaklaşık 350 birey olduğu düşünülüyor. Gagalı balinalar ise Antalya Körfezinin yoğun deniz trafiğine rağmen bölgenin kıyısal sularında gözlemlenmekte. Daha önce bu türleri yoğun görüyorduk. Gagalı balinalar da oldukça utangaç ve en derine dalan türlerden. 3 bin metreden kayıtları var. Akdeniz ve Lara Körfezi açıklarında bu tür gözlemlenebiliyorken artık ne yazık ki göremiyoruz. Gagalı balinalar ve kaşalotlar açısından en önemli tehditlerden biri su altı gürültüsü. Bu nedenle bölgedeki gözlemlerde gün geçtikçe azalıyorlar” diye konuştu.
‘TÜRKİYE’DE BALİNA OLDUĞU PEK BİLİNMİYOR’
Ülkemiz sularında yunusların varlığının bilindiğini, balinaların toplum tarafından pek bilinmediğini dile getiren Dr. Aylin Akkaya, “Biz ne zaman çalışma yapsak, herkesin ilk söylediği şey ‘Türkiye’de balina mı var’ oluyor. Evet ülkemizde balinalar var ve bu balinalar sadece küçük gruplarda gözükmüyor, aynı zamanda büyük gruplar içinde de yer alıyorlar. Genel olarak tehditleri sayarsak habitat kaybı, deniz trafiği, su altı gürültüsü, deniz kirliliği ana tehditler” dedi. (DHA)
Görüntü Dökümü
—————————-
-Yunuslardan dron görüntüsü
-Dr. Akkaya’ın konuşması
-Genel detay görüntü
-Yunusların fotoğrafları
Haber-Kamera: Mehmet ÇINAR/ANTALYA, (DHA)
===============================================
4) KALP KRİZİNDEN ÖLEN KORUCU, 26 YIL SONRA ŞEHİT SAYILDI
MALATYA’nın Doğanşehir ilçesinde 26 yıl önce nöbet sırasında kalp krizi geçirip hayatını kaybeden Memet Küpeli (47), ailesinin Ankara 19’uncu İdare Mahkemesi’ne açtığı dava sonrası şehit sayıldı. Ayşe Küpeli (73), eşine şehitlik ünvanı verilmesinden dolayı çok mutlu olduğunu söyledi.
7 çocuk babası köy korucusu Memet Küpeli, 8 Aralık 1998’te görev yerinde nöbet tutarken kalp krizi geçirip, hayatını kaybetti. Ayşe Küpeli, eşinin görev başında hayatını kaybettiğini, bu nedenle şehit sayılması gerektiğini belirterek kurumlara müracaat etti; ancak bir sonuç alamadı. Bunun üzerine aile, hukuk mücadelesi başlatarak Ankara 19’uncu İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Mahkeme, Memet Küpeli’nin terör örgütü ile bilfiil mücadele sırasında ölmediğinin açık olduğu ancak geçici köy korucusu olarak görevli bulunduğu, bu görevinin gereği olarak çevre emniyetini sağladığı sırada hayatını kaybettiğine dikkat çekip, Memet Küpeli’nin şehit sayılması ve tüm hakların ailesine verilmesi gerektiğine karar verdi.
‘EŞİMİN ŞEHİT MEZARINI YAPTIRACAĞIZ’
Ayşe Küpeli, 26 yıldan sonra eşine şehitlik ünvanı verilmesinden dolayı çok mutlu olduğunu söyledi. Eşinin mezarını şehit mezarı olarak yaptıracaklarını belirten Küpeli, “Kocam 1998’de öldü, biz de evde 7 çocukla yalnız kaldık. Eşimin şehitlik mertebesine kavuşması için her tarafa gittim; ama sonuç alamadım. 26 seneden sonra bir avukatımızla görüştük, dava açtık. Avukatımız davayı kazandığımızı ve eşimin şehitlik mertebesine kavuştuğunu söyledi. Eşimin şehit mezarını yaptıracağız” dedi.
‘BABAMIN YERİNE KÖY KORUYUCU OLDUM’
Babası gibi Doğanşehir’de köy koruculuğu yapan Kazım Küpeli ise “Babam 1998 yılında görevi başındayken vefat etmiştir. O süreçten sonra amcalarım, dayım, aile büyüklerimiz ile babamızın şehit sayılması için başvurmadığımız yer kalmadı. Ama hiçbir sonuç elde edilmedi. Son olarak görüştüğümüz bir avukat ile dava açtık. Nihayet dava sonuçlandı ve babam şu an şehit sayılıyor; ne mutlu bize. Ben de babamdan aldığım bayrağı aynı şekilde devam ettiriyorum, babamın yerine köy korucusu oldum. Allah’ın izniyle de mezarını şehit mezarı yaptırıp, bayrağını göndere çekeceğiz” diye konuştu.
‘MAHKEME, VAZİFE MALULÜ ŞEHİT OLDUĞU KARARINI VERDİ’
Ailenin avukatı Mehmed Faruk Çetin de Memet Küpeli’nin eşi ve çocuklarının yıllardır ilgili tüm kurumlara müracaat ettiklerini ancak hiçbir sonuç alınamayınca dava açıldığını belirterek, “Memet Küpeli 1989 tarihinde geçici köy korucusu olarak göreve başlıyor. 1998 tarihinde görev başında vefat ediyor. Ancak bu vefattan dolayı vazife malulü şehit kabul edilmiyor. Ailesi yıllarca vazife malulü kabul edilmesi için her türlü kuruma başvuru yapıyor; ancak cevap alınamıyor. Elimizde var olan emsal kararlarla bundan 1,5 yıl önce başvurumuzu yaptık, davamızı açtık. Ankara 19’uncu İdare Mahkemesi, Memet Küpeli’nin vazife malulü şehit olduğu kararını verdi” dedi. (DHA)
Görüntü Dökümü
————————-
– Avukat Faruk Çetin’in Ayşe Küpeli’ye davayı kazandıklarını söylemesi
– Avukat Çetin ile röp.
– Ayşe Küpeli ile röp.
– Kazım Küpeli ile röp.
– Avukat ve aile birlikte
– Mehmet Küpeli’nşn sağlık fotoları
Haber-Kamera: Ömer KOÇ-MALATYA-DHA
=====================================
5) ÇOCUKKEN HAYALİNİ KURDUĞU FESTİVALE, YÖNETMEN OLARAK DÖNDÜ
ANTALYALI yönetmen Sevgi Hirschhauser, çocukken annesiyle geldiği ve ‘Bir gün ben de ödül alacağım’ hayaliyle sinemaya başlamasına vesile olan Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde, ‘Altın Eller’ belgeseli ile yarışıyor.
Antalya’da doğup, büyüyen ve eğitim hayatını tamamlayan yönetmen Sevgi Hirschhauser, çocukken annesi Gülsüm Akkaya’nın götürmesiyle Altın Portakal Film Festivali ile tanıştı. Festivalde izlediği filmlerle ve ödül törenleriyle kendisini bulmaya başlayan Hirschhauser, annesine ‘Bir gün ben de burada ödül alacağım’ dedi. Düzenli olarak festivali takip etmeye başlayan Hirschhauser, sinemaya sevdasının büyümesiyle farklı projelerde yer aldıktan sonra ilk uzun metraj filmi olan ‘Toprak’ı Antalya’da çekti. Yurt dışında ve yurt içindeki farklı festivallerde 43 ödül kazandı. Almanya’da yaşamaya başlayan Hirschhauser, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan ve Prof. Dr. Ömer Özkan’ın, Türkiye’de ilk yüz ve çift kol nakli ile dünyada ilk kez gerçekleştirdikleri kadavradan rahim naklinden haberdar olunca, hikayeyi beyaz perdeye aktarmak istedi.
ÇOCUKLUK HAYALİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ
Özkan çiftine ulaşıp fikrini paylaşan Hirschhauser, kabul görmesiyle çekimlere başladı. Hirschhauser Türkiye’de ve dünyada ilk kez yapılan nakillerin, nakil süreçlerinde ve sonrasında yaşanılanların konu edildiği belgesel, bu sene 61’incisi yapılan Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Ulusal Belgesel Yarışması’nda yarışmaya hak kazandı. Kendisine sinemayı sevdiren annesiyle birlikte festivale katılan ve çocukluk hayalini gerçekleştiren Hirschhauser, belgeseli aracılığıyla nakil süreçlerini tüm dünyaya duyurmak istiyor.
‘BİR GÜN BEN DE BÖYLE PROJE YAPIP, ÖDÜL ALABİLİR MİYİM?’
Antalya’da doğup büyüdüğünü, bu nedenle festivalin kendisi için ayrı bir önemi olduğunu söyleyen yönetmen Sevgi Hirschhauser, “Altın Portakal Film Festivali ben doğduğumda da annem doğduğunda da vardı. Ben çocukken annem beni festivale getirirdi. İnsanların filmlerini izleyip, ödül almalarını görürdüm. O zamanlar hiç böyle bir fikir aklımda yokken onlara özenirdim. ‘Bir gün ben de böyle proje yapıp, ödül alabilir miyim?’ diye hayal kurardım. Bu sene ‘Altın Eller’ belgeseli ile festivale dahil oldum. Antalyalı bir yönetmen olarak benim için çok büyük bir onur ve gurur. Bu benim ilk uzun belgesel filmim. İlk uzun metrajlı filmimi de Antalya’da çekmiştim ve 43 ödül almıştım. İlk belgeselimle burada olduğum için çok heyecanlıyım” dedi.
‘BU OLAYIN BEYAZ PERDEYE YANSIMA FİKRİ BENİ ÇOK HEYECANLANDIRDI’
Bu projeyi birçok kişinin yapmak istediğini söyleyen Hirschhauser, “Prof. Dr. Ömer Özkan ve Prof. Dr. Özlenen Özkan’ın yaptığı Türkiye’de ilk yüz ve çift kol nakli ile dünyada ilk kez gerçekleştirdikleri kadavradan rahim naklini anlatan bir belgesel. Bu değerli iki doktorun haberi tüm dünyaya yayıldı. Herkes onlarla iletişime geçip, bu hikayeye bir öykü yaratmak istiyordu. Bu olayın beyaz perdeye yansıma fikri beni çok heyecanlandırdı. Bunu çekmek için çok fazla aday vardı. Ben de kendilerine fikrimi ilettim ve bu kadar kişi içerisinden beni seçmeleri beni çok onurlandırdı” diye konuştu.
‘İNSAN OLMANIN VE ORGAN NAKLİNİN ÖNEMİNİ ANLADIM’
Çekimlerin çok keyifli geçtiğini söyleyen Sevgi Hirschhauser, “Hocaların programları çok yoğundu. Ömer hoca aynı anda hem ders veriyor hem ameliyatlara giriyor hem de film için zaman ayırıyorlardı. Kendi işlerini hiç aksatmadan, araya çekimleri sıkıştırıyorduk. Benim için de çok ilginç bir deneyim oldu. İlk kez insan olmanın ve organ naklinin önemini anladım. Çekime başladığımız sırada Prof. Dr. Ömer Özkan ve Prof. Dr. Özlenen Özkan, bir star gibiydiler. Onlar öğrenci yetiştirmeyi, doktorluğu çok iyi biliyor ama bir star ruhuna da sahipler” diye konuştu.
‘ALTIN PORTAKAL’DA FİLMİ AÇABİLMEK BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ’
Filminin dünya prömiyerini önceki akşam ekiple birlikte festivalde yapan Hirschhauser, “Ekiple birlikte filmi izleyebilmek, Antalyalı bir yönetmen olarak Altın Portakal’da filmi açabilmek benim için çok önemli. En büyük beklentim onlarla birlikte filmi izleyebilmekti. Altın Eller belgeselinin dünyada tanıtılması için de elimden geleni yapacağım” ifadelerini kullandı.
‘KIZIMLA GURUR DUYUYORUM’
Kızıyla gurur duyduğunu söyleyen Gülsüm Akkaya, “Altın Portakal Antalya’nın simgesi. Onu küçüklüğünden beri sürekli buraya getiriyorum. O zamanlarda da bir özlemi vardı ve çok heves ediyordu. İyi bir projeyle girip, burada ödül alacağını söylüyordu. Şu an burada ve ben onunla gurur duyuyorum. Çektiği belgesel çok büyük bir proje. Kızımla gurur duyuyorum ve onun adına çok heyecanlıyım” dedi. (DHA)
Görüntü Dökümü
—————————
-Akdeniz üniversite hastanesi dış plan görüntü
-Organ nakil merkezi görüntüsü
-Prof. Dr. Ömer ve Prof. Dr. Özlenen Özkan ameliyat görüntüleri
-Festival alanından görüntü
-Anne kız yürürken görüntüleri
-RÖP 1: Sevgi Hirschhauser
-RÖP 2: Gülsüm Akkaya
Haber: Semih ERSÖZLER-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,(DHA)
================================================
6) KONYA’DA İKİ GRUP ARASINDA BIÇAKLI KAVGA: 1 YARALI
KONYA’nın Seydişehir ilçesinde Kadir O., belirlenemeyen nedenle tartıştığı Ali Nalinci’yi (27) karnından bıçakla yaraladı.
Olay, saat 00.40 sıralarında Seydişehir – Antalya kara yolunun 1’inci kilometresinde meydana geldi. Kadir O. ve Ali Nalinci’nin de aralarında bulunduğu iki grup arasında belirlenemeyen nedenle tartışma çıktı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine Kadir O., Ali Nalinci’yi karnından bıçakla yaraladı. Kanlar içinde kalan Nalinci yanındaki arkadaşlarıyla birlikte bir iş yerine girip yardım isterken, Kadir O. da yanındakilerle birlikte hızla uzaklaştı. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Ambulansla Seydişehir Devlet Hastanesine kaldırılan Nalinci, ilk müdahalesinin ardından hayati tehlike kaydıyla Konya’daki bir hastaneye sevk edildi. Kaçan Kadir O. da kısa sürede polis tarafından yakalandı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
Görüntü Dökümü
———————–
– Olay yerinden detay
– Yaralının ambulansa alınması
– Yaralının acil servise alınması
Haber- Kamera: Yaşar COŞKUN SEYDİŞEHİR KONYA DHA
==============================================
7) ADIYAMAN’DA PKK OPERASYONUNDA 3 GÖZALTI
ADIYAMAN’da, polisin terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonunda 3 şüpheli gözaltına alındı.
İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, terör örgütü PKK ile irtibatlı olduğu belirlenen 3 şüphelinin adresine operasyon düzenledi. Arama yapılan adreslerde, dijital materyal ele geçirilirken; 3 şüpheli gözaltına alındı. İsmi açıklanmayan şüpheliler, emniyetteki işlemlerinin ardından ‘Silahlı terör örgütü üyesi olma’ suçlamasıyla adliyeye sevk edildi. (DHA)
Görüntü Dökümü
———————————–
– Adıyaman Emniyet Müdürlüğü
– Polis ekipleri
– Araçların emniyetten ayrılması
– Şüphelilerin adreslerinde yapılan aramalar
– Gözaltına alınan şüpheliler
– Genel ve detay görüntüler
Haber: Mahir ALAN-Kamera -ADIYAMAN-DHA)
GündemDemirören Haber Ajansı{url}
DÜNYA
12 Aralık 2024MAGAZİN
12 Aralık 2024GÜNDEM
12 Aralık 2024EKONOMİ
12 Aralık 2024EKONOMİ
12 Aralık 2024YEREL HABERLER
12 Aralık 2024TV90HABER
12 Aralık 2024