1)ÖZEL: KÜRTLERİN SORUNLARI BİR KİŞİNİN KONUŞMASIYLA DEĞİL, MASAYA 86 MİLYONUN OTURMASIYLA ÇÖZÜLECEK
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Kürtlerin yaşadığı sorunlar sadece bir kişinin Meclis’te konuşmasıyla değil, 86 milyonun temsilcilerinin parlamentoda oturmasıyla, konuşmasıyla, demokratik siyasetin önünün açılmasıyla ve kurulacak masaya 86 milyonun oturmasıyla çözülecektir” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bir dizi ziyaret ve programlara katılmak üzere geldiği Diyarbakır’da, bir otelde, kentteki kadın sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle buluştu. Toplantıya CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı ve Osmaniye Milletvekili Asu Kaya, CHP İl Başkanı İsmail Akyıl, İl Kadın kolları Başkanı Güler Koçyiğit ile kadın sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Toplantının ardından açıklamalarda bulunan Özel, ilk adımın kadına yönelik şiddetin engellenmesiyle başlanması gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
“Dün akşam saatlerinde Kayapınar’da sokak ortasında Evin Demirtaş isimli bir kadın daha katledildi. Bundan duyduğumuz derin üzüntüyü ve başsağlığı duygularımızı ifade ederek söze başlamak isterim ve 2024 yılında bu 321’inci kadın cinayeti oldu, resmi kayıtlara geçmiş olan. Daha geçtiğimiz günlerde Adana’da bir günde 5 kadın cinayeti işlendiğini ve kadın cinayetlerinin kartopu gibi artarak devam ettiğini, tüm mücadeleye, iyi niyetli çabalara rağmen içerdiği sistemik sorunlar yüzünden bu noktaya geldiğinizin altını çizmek isterim. Malum, Sayın Demirtaş ile Edirne Kapalı Cezaevinde bir çalışma gerçekleştirdik. Öncesinde bu toplantının gündemi için hazırlık ziyaretleri olmuştu, karşılıklı olarak avukatlar ve Sezgin Bey aracılığıyla. Orada kendi gündemimizin başına kadına karşı şiddeti koymuştuk. Ziyaret öncesi avukatları eliyle de kamuyla paylaşacağı bir çağrı metnini ilk olarak bana ulaştırmıştı. O çağrı metnindeki çağrı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, bana ve tüm siyasi liderlere ve sırasıyla Türkiye’de kamu gücü kullanan ya da sivil toplumu temsil eden tüm başkanlara yönelikti ve kadına karşı şiddet için, içimizdeki erkekle yüzleşmek ve devamında sorumluluk almayı tartışan ve İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının karşı taraftaki yarattığı, katillere ve şiddete başvuranlarda yarattığı cesareti gören bir metindi ve buna karşı bir duruş sergileyen, kısa veya orta vadeli yapılması gerekenleri ifade eden bir metindi. O metin kamuoyunca da malum, ilk metni almış kişi olarak orada da ifade ettim ama burada, Diyarbakır’da, o çağrı metninin her kelimesine katıldığımı ve altını imzaladığımı aynı şekilde bu konuda ilk adımı kadına karşı şiddetten atmamız gerektiğini bir kez daha sabah da konuştuk, şimdi de ifade ediyorum. Tabii biz STK’lardan gelen arkadaşlarımızla hem Türkiye’nin dünden beri iyice belirginleşen ve Diyarbakır’da da gündemleşen ana konuyu konuştuk ama yoksulluk herkesi vuruyor, kırılgan grupları daha çok vuruyor. Doğu, Güneydoğu’daki kadınları en çok vuruyor.”
’31 MART BİR SON VE ZAFER ANI DEĞİL, BİR BAŞKANLIK, BİR BAŞLANGIÇ VE SORUMLULUK ANI’
Konuşmasında, sonraki ilk genel seçimde ‘Türkiye İttifakı’nın iktidar olacağına inandıklarını belirten Özel, “Cumhuriyet Halk Partisi, 31 Mart’ta da çok önemli bir başarı elde ederek Türkiye’nin birinci partisi oldu. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin kurucu partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi, son 47 yıldır seçimlerden birinci parti çıkamazken, 31 Mart’ta yüzde 38 gibi bir oy oranıyla Türkiye’de 413 belediye başkanlığını, bugün Türkiye’de 413 belediyeyi yöneten belediye başkanlıklarını kazanarak çok önemli bir başarı elde etti. Biz o güçlüyü ifade etmiştik, tekrar edeyim. Biz bunu bir zafer değil, bir sorumluluk olarak omuzlarımızda hissediyoruz. Verilen oyların içinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin klasik tabanının dışında, çağrıda bulunduğumuz Türkiye İttifakı vardır. Bu oyunun içinde, sosyal demokratların yanında muhafazakar demokratlar, milliyetçi demokratlar ve Kürt demokratlar vardır. Bu tüm demokratların bir araya gelip ortaya çıkardıkları büyük seçim başarısını bundan sonra yapılacak ilk genel seçimlerde ‘Türkiye İttifakı’nın iktidar yaparak, Türkiye’nin birikmiş bütün sorunlarının çözme noktasında bir ortak iadeye dönüştürmenin ve bunu demokratik siyasetin önünü, Türkiye’de siyaseti olması gibi demokratikleştiren bir büyük adım olacağına inancımız var. 31 Mart’ın bir son ve zafer anı değil, bir başkanlık, bir başlangıç ve sorumluluk anı olarak ifade ettiğimizi gördüğümüzü ifade etmek isterim” diye konuştu.
‘NARİN CİNAYETİNDE İDDİANAMEDE BİLMEDİĞİMİZ HİÇBİR ŞEY YOK’
Özel, Bağlar ilçesinde kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin şunları söyledi:
“Biz bugünkü toplantıda İstanbul Sözleşmesi’nden aslında çıkılmadığını, Meclis’in oy birliğiyle girdiği bir sözleşmeden bir kişinin tek imzasıyla çıkılamayacağını, sorumluluğun devam ettiğini, hukuki süreçlerin devam ettiğini ve bu konuda daha dirençli, hep birlikte mücadele edilmesi gerektiğini ifade ettik. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması her ne kadar 6284 duruyorsa da devlet bütün ihtişamıyla, bütün caydırıcılığıyla kadınların arkasından çıkmıştır. Katillere ve şiddet uygulayanlara demiştir ki, ‘Eskisi kadar kararlı değiliz’, ‘Siz anladınız dediğimi’ demiştir. Onlar da anlamıştır. Kadınların arkasından, çocukların arkasından devleti çekerseniz karşısındaki canilere cesaret verirsiniz. O yüzden rakamlara kimsenin şaşırmaması gerekir. Dün akşam yine Diyarbakır’dayken biz 14 sayfalık bir iddianame gördük ama içinde bir şey göremedik maalesef. Narin evladımız katledildi. İddianamede 4 kişi müştereken Narin’i öldürmekle suçlanıyor. Anne, amca, ağabey ve itirafçı komşu ama cinayeti kimin işlediği yok. Cinayet işlenirken orada bulunduğu söylenen kardeşin 2 arkadaşının hakkında bir şey yok. Bu cinayetin işlenme sebebi, işlenmesinden önce ne oldu da bu cinayet işlendi? Bir anne, bir amca, bir kardeş, 6 yaşında bir sabiyi, bir kızı neden katlettiler, bu yok. Bilmediğimiz hiçbir şey yok maalesef. Son zamanlarda toplumsal infial uyandıran bütün davalarda olduğu gibi ya da toplumda merak uyandıran tüm konularda olduğu gibi, yasama olsun, yürütme olsun ve yargı olsun, topluma bilmediğimiz hiçbir şeyi söylememeye devam ediyor. Biz davayı çok yakından takip edeceğiz. Gündemde tutacağız. En ciddi dayanışmayı bu salonda bulunan kadın örgütlerinin yöneticileriyle ve tüm üyeleriyle göstererek bu işin peşini bırakmayacağız. Ama AK Parti’li milletvekilinin 60 gün önce bildiğini dün akşam saatlerine kadar savcı bilmediğini kağıda derç ediyorsa, burada bir tuhaflık var. Burada ittifak kurulmuş. Geçmişi karanlık, geleceğe de kaygı veren bir siyasi yapının kollandığı meselesini görmezden gelemeyiz.”
‘ÖNEMLİ BİR EŞİKTEYİZ’
Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamalarıyla önemli bir eşikte olduklarını ifade ederek, “Şimdi herkes neyin ne olduğunu anlamaya çalışıyor ama meseleye şuradan bakıyoruz; eğer Sayın Bahçeli’nin söylediği söz ‘Bir kişinin özgürlüğü, bir kişiye af, ona verilecek bir kürsü, oradan söylenecek bir söz, lağvolacak bir örgüt ve her şey tamamdır’ ise maalesef hiçbir şey tamam değildir o anlamda. Son söyleyeceğimi baştan bir kez daha söylüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi, barışa giden, annelerin gözyaşını durdurmaya yönelik olan, şehit gelmesine, çatışmalar olmasına ve Türkiye’nin gelişimine engel olan, bu sürecin tamamlanması, bitmesi, ortadan kalkması için, terörün durması için, terör örgütünün ortadan kalkması için Türkiye’nin 86 milyon birden barış içinde kucaklaşabilmesi için atılacak her adımı da önemsiyor ve engel olmayacak. Kimin sözü varsa da kıymetlidir, söylesin. Ama şu söz söylenmesin; ‘Türkiye’de Kürt sorunu yoktur, bir sorun vardır, onu da birisi konuşunca bitecektir’. O zaman işte şu noktaya geliyorsunuz; bu masayı, Diyarbakır’daki kadınların sorunlarını, bu masayı daha da genişleyerek Diyarbakır’daki Kürtlerin sorunlarını, Türkiye’deki 26 milyon Kürt’ün sorununu yok sayıyorsunuz. O zaman aslında ‘İyi bir şey yapayım’ derken hepimizi çok daha kötü bir şeye razı etmeye çalışıyorsunuz. Bunu kabul etmek mümkün değil. Kürt sorunu vardır, tam da şuradadır Kürt sorunu. Kürt sorununun olup olmadığına Kürtler karar verir, devlet karar veremez. ‘Büyük devlet karar vermiş, küçük devlet de dün ilan etmiş’ gibi görünüyor. Onların demesiyle Kürt sorunu bitmez, aksine onlar böyle dedikçe derinleşir. O yüzden Kürtlerin sorunları, Kürtler ‘Sorunum kalmadı’ diyene kadar vardır ve çözülmesi gerekir. Birisine ‘Senin sorunun yok’ demek, otoriterliktir. Demokrasilerde, o birisi ‘Sorunum yok’ diyene kadar sorunu var demektir. Biz de bununla ilgili elimizden gelen her türlü katkıyı ifade etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘ANAYASA ÇİĞNEYENLERLE BİR ANAYASA YAPMAYIZ’
Terörün tüm Türkiye’nin sorunu olduğunu ifade eden Özel, şöyle konuştu:
“Ülkemizin bütün vatandaşlarımızın istediğini konuşabildiği, istediği dilde konuşabildiği, kamuda temsil edildiği, siyaset yapma haklarının olduğu, ayrıştırılmadığı, hukuki öngörülebilirliğin olduğu bir ülke olana kadar, Cumhuriyet Halk Partisi sosyal demokrat bir parti olma sorumluluğuyla, çalışmaya ve mücadele etmeye devam edecektir. Terörün varlığı tüm Türkiye’nin sorunudur ama Kürtlerin sorunları da sadece Kürtlerin değil tüm Türkiye’nin sorunudur. Bu 2 sorunun eş zamanlı olarak çözülmedikten sonra bu 2 sorun birbirini doğurmaya devam edecektir. Bunun olmaması için biz Diyarbakır’daki iyi niyeti, Diyarbakır’daki umudu görüyoruz ama Diyarbakır’daki endişeyi sabah yaptığımız toplantıda da kaydettik. Çünkü bir kez daha bir süreç yürütülürse, bir kez daha bir umut ve bir kez daha başarısızlık, geçen sefer ne acılar yaşattıysa çok daha fazlasını yaşatabilir. Bu sebepten dolayı son derece dikkatli olmak durumundayız. Kürtlerin yaşadığı sorunlar sadece bir kişinin Meclis’te konuşmasıyla değil, 86 milyonun temsilcilerinin parlamentoda oturmasıyla, konuşmasıyla, demokratik siyasetin önünün açılmasıyla ve kurulacak masaya 86 milyonun oturmasıyla çözülecektir. Bugün Cumhur İttifakı’nın Kürtlerin sorunlarını görmediği, gündemine almadığı, alelacele bir şeyler yapmaya çalıştığı süreç son derece riskler, tehlikeler barındırmaktadır. Bir yandan bir sorunu çözeceğiz derken hangi sorunun çözülmeye çalışıldığı konusunda değişmeler vardır. Kürt sorununu yok sayıp bir sorunu çözenlerin, Erdoğan’ın sorununu çözmek üzere bir süreç yürüttüklerini ilişkin endişeler hızla bertaraf edilmelidir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak da daha önce farklı vesilelerle kamuoyu önünde açık biçimde Meclis Başkanı ağzıyla Sayın Erdoğan’ın çağrısıyla, sivil anayasa söylemiyle davet edildiğimiz anayasa masasına oturmadık. Bütün antidemokratik tavırlardan vazgeçilmedikçe, Anayasa Mahkemesi kararları, AİHM kararları kabul edilmedikçe, yani anayasanın en ufak virgülüne kadar tam sadakat göstermedikçe, biz anayasa çiğneyenlerle bir anayasa yapmayız. Bu yüzden ‘Öyle yaptık olmadı, böyle yaptık olmadı, CHP Kürt sorununa duyarlı, o sorunu çözecekmiş gibi yapıp CHP’yi masaya böyle sokabilir miyiz?’ diyorsa, niyet buysa, biz o oyuna gelmeyiz. Sonuç olarak kapalı kapılar ardında, ‘Biz yaptık oldu’ diyen anlayışı değil, Kürtlerin yaşadığı sorunları gören, çözme iradesi gösteren, önerileri ortaya koyan ve zemini 86 milyonun temsilcilerin olduğu Meclis’te kuran bir anlayışı savunuyoruz. Bu ülkede yaşayan herkesin, Türklerin de Kürtlerin de geleceği yalnızca sivil demokratik siyasetten geçer. Doğru yol budur, biz bu noktada üzerimize düşen ne varsa bunu yapacağız. Buna katkı koymak, risk almak, haklı haksız tüm eleştirilere muhatap olmak dahildir. Dün ifade ettiğimiz sözü bir daha ifade edelim. Devlet Bey, beklenmedik bir şey söyleyince beklenmedik bir şeyi de ben söyleyeyim size. ‘Kürtlere devlet vadediyorum’ dedim, cümlenin buraya kadarki kısmından bile medet uman bir kötücül akıl var. Ben Kürtlere, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin eşit, ayrımsız, kendilerini tamamen mensubu ve sahibi hissettikleri, 86 milyonla birlikte eşit vatandaşlığı iliklerine, kemiklerine kadar hissettikleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bizlerle birlikte sahibi olmalarına teklif ediyorum. Bu noktaya geldiğimizde zaten bütün sorunlar çözülecek. Bu noktada geçen gün Sayın Demirtaş’la da mutabıktık, bugün kadın STK’larıyla da mutabıkız. Yarın görüştüğümüz tüm Kürtlerle de bu bölgenin insanlarıyla da mutabık olacağız.” (DHA)
Görüntü Dökümü
—————
-Özel’in konuşması
-Detay
Mesut BUDRAÇ-Gıyasettin TETİK/DİYARBAKIR, (DHA)-
==========================================================
2)İŞİTME ENGELLİ NİHAL’İN CİNAYET ŞÜPHELİSİ, SUÇU BİRLİKTE YAŞADIĞI KADINA ATTI (2)
‘NİHALLER ÖLMESİN ARTIK’
Antalya’nın Serik ilçesinde kaybolduktan 9 ay sonra cesedi ormanda bulunan işitme engelli Nihal Babayiğit’in babası Vedat Babayiğit, annesi Derya Yılmaz ve dayısı Ali Yılmaz, tutuklu cinayet sanığı Mehmet Basık’ın suçu başkasına attığını anlattı. DHA muhabirine açıklama yapan Derya Yılmaz, “Adaletin yerini bulmasını, cezasını çekmesini istiyorum. Suçu Başak’ın üzerine atmaya çalışıyor, ikinci eşinin üzerine. Mahkemede kabul etmedi, ‘Başak yaptı’ dedi. Kızımın ruhu huzura kavuşsun. Başka kadınlar, Nihaller ölmesin artık. Başkalarının canı yanmasın” dedi.
‘EN AĞIR CEZAYI ALIR DİYE UMUT EDİYORUZ’
Vedat Babayiğit, kızı ile dini nikahla birlikte yaşayan Mehmet Basık’ın suçu üstlenmediğini belirterek, “Her şeyi başkalarının üzerine atıyor. Başak diye biri var, imam nikahlı mı, sevgilisi mi; bütün suçu onun üzerine atıyor. Hiçbir şeyi üzerine almıyor. Biz de onun yaptığını bildiğimiz için ondan davacıyız. Mahkemede gerekenleri söyledik. İkinci duruşmayı bekliyoruz. İnşallah en ağır cezayı alır diye umut ediyoruz. İnşallah ağır bir ceza alır ki bizim de içimiz rahatlar” diye konuştu.
‘YAPMIŞ Kİ YER TESPİTİNDE DE GÖSTERMİŞ’
Dayı Ali Yılmaz da Mehmet Basık’ın sürekli çelişkili ifadeler verdiğini belirterek, şunları söyledi: “‘Ben yapmadım’ dedi. Başak’ın üzerine atıyor. Ondan başka kimse de yapmadı. Sürekli yalan söylüyor. Nereye kadar söyleyecek? En ağır cezayı almasını istiyoruz. Gün yüzü görmesin. 34 yaşındayım, doğma, büyüme Serikliyim. O fotoğraflardan oranın neresi olduğunu bilemedim. Ama o eliyle koymuş gibi polise, emniyete göstermiş yerini. Madem bu cinayeti işlemedi, yerini nereden biliyor? Fotoğraflardan anlayamadım, sen nasıl gösteriyorsun? Demek ki yapmış ki yer tespitinde de göstermiş. Adaletimize, devletimize güveniyoruz, en ağır ceza neyse onu uygulasınlar. Bizim tek isteğimiz, bu.” (DHA)
Görüntü Dökümü
—————————–
-Anne Derya Yılmaz detay
-RÖP: Derya Yılmaz
-RÖP: Vedat Babayiğit
-RÖP: Ali Yılmaz
Haber-Kamera: Namık Kemal KILINÇ/SERİK (Antalya), (DHA)
==========================================================
3)MADEN FACİASINDA BİLİRKİŞİ HEYETİ, 3’ÜNCÜ RAPORUNU MAHKEMEYE SUNDU
BARTIN’ın Amasra ilçesinde 43 işçinin hayatını kaybettiği maden faciası ile ilgili 4’ü tutuklu, 23 kişinin yargılandığı davada bilirkişi heyeti, 3’üncü raporunu Bartın Ağır Ceza Mahkemesi’ne sundu. Raporda, “Kazada herhangi bir şekilde bir kasıt unsuruna rastlanılmamıştır. Ancak iş yerinde iş güvenliğini tehlikeye düşürebilecek yaygın bir ‘kusur, hata, yanlış ve/veya eksik uygulama’ zincirinin mevcudiyeti söz konusudur” denildi.
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğü’nde 14 Ekim 2022’de 43 işçinin öldüğü, 9 işçinin de yaralandığı patlama sonrası yürütülen soruşturmada, Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekçi, İş Güvenliği ve Eğitim Başmühendisi Volkan Soylu, Başmühendis Mehmet Tural, Emniyet Mühendisi Şahan Kahraman, maden mühendisleri Levent Aydın ve İbrahim Hakan Mengeş tutuklandı, 15 kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Amasra Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı 195 sayfalık iddianame, Bartın Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İlk duruşması 25 Nisan’da görülen davada, Müdür Yardımcısı Salih Atmaca tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Davanın 8 Mayıs 2024’te görülen 7’nci duruşmasında mahkeme heyeti, ‘Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan tutuklu bulunan Emniyet Mühendisi Şahan Kahraman, maden mühendisleri Levent Aydın ile İbrahim Hakan Mengeş’in ev hapsi ve yurt dışı çıkış yasağı ile serbest bırakılmasına karar verdi.
YAŞAMINI YİTİREN HER MADENCİ İÇİN 25 YILA KADAR HAPİS İSTENDİ
İddianamede 116 müşteki yer aldı. Tutuklu Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekci, İş Güvenliği ve Eğitim Başmühendisi Volkan Soylu ve Başmühendis Mehmet Tural hakkında yaşamını yitiren her madenci için ‘Olası kast ile öldürme’ suçundan 25 yıla kadar hapis istendi. Yöneticiler hakkında ayrıca ‘Olası kast ile kişinin yaşamını tehlikeye sokacak şekilde kasten yaralama’ suçundan da ağır yaralanan 4 kişiden her biri için 4 yıla kadar hapis talep edildi. Diğer 19 sanığın ise ‘Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar hapsi istendi.
MAHKEME YENİ RAPOR TALEP ETTİ
Amasra Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Kocaeli Üniversitesi’nde görevli maden mühendisi, jeoloji, jeofizik, elektrik ve iş sağlığı uzmanlarından oluşan bilirkişi heyeti 31 Ekim ve 28 Kasım 2022’de 2 rapor hazırladı. Duruşmanın devam ettiği Bartın 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi de 6 Ağustos 2024’te yapılan 8’inci duruşmada bilirkişi heyetinin yeniden rapor oluşturulmasını talep etti. Bilirkişi heyeti, mahkemeden kendilerine dijital olarak iletilen dosyada; kaza ile ilgili muhtelif ifadeler, savunmalar, beyanlar, bilgi, belge ve farklı kişi kurumlar tarafından hazırlanan çalışmalar ve raporları inceledi.
5 SAYFALIK RAPOR HAZIRLANDI
Bu incelemenin sonucunda hazırlanan 3’üncü rapor, Bartın 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunuldu. 5 sayfalık raporun sonuç kısmında, “Dosyadaki bilgilerin bütün olarak incelenmesi sonucunda; kazanın meydana geldiği iş yerinde zor jeolojik ve teknolojik şartların söz konusu olduğu ve emek yoğun bir çalışma şeklinin uygulandığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere yer altı şartlarındaki dar hacimlerde emek yoğun çalışma uygulamalarında yönetsel ve/veya operasyonel aktiviteler zorlaşabilmekte ve süregelen ve/veya anlık nitelikteki teknik zafiyetlerin de buna eklenmesiyle de çok kayıplı, üzücü iş kazaları oluşabilmektedir” denildi.
RAPORDAN DETAYLAR
Raporda, kazada kasıt unsuruna rastlanmadığı belirtilerek, “Bu bağlamda 3 adet çalışmada da kazanın meydana gelişiyle ilgili olarak belirtilen hususlar, genel anlamda heyetimizin görüşleriyle benzeşmektedir. Nitekim 31.10.2022 tarihli ‘bilirkişi raporumuz’ sayfa 25′ de tarafımızca kazanın meydana gelişinde rolü olan 6 önemli ve temel hususa işaret edilmiş olup, bu hususların yukarıda incelenen raporlarda da kaza nedeni olarak ele alındığı görülmektedir. ‘Bilirkişi Heyetimiz’ in ve son değinilen 3 adet raporun içeriğine göre, iş yerinde meydana gelen kazada herhangi bir şekilde bir kasıt unsuruna rastlanılmamıştır. Ancak iş yerinde iş güvenliğini tehlikeye düşürebilecek yaygın bir ‘kusur, hata, yanlış ve/veya eksik uygulama’ zincirinin mevcudiyeti söz konusudur. ‘Bilirkişi heyetimiz’ bu yaygın ‘kusur, hata, yanlış ve/veya eksik uygulama’ durumunu göz önüne alarak, meydana gelen iş kazasında, iş yerinde uzun vadede oluşmuş ‘iş yeri alışkanlıkları ve iş yeri kültürünün de rolü olduğu kanaatiyle yazdığı raporlarında, TTK’nın hiyerarşik yapılanmasındaki ‘teknik ve idari makamların kontrol ve idaresinde kalan kazayla ilgili alanlar gözetilerek, ‘kusur, hata, yanlış ve/veya eksik uygulama’ bağlamında ‘ilişkili durumlara’ işaret etmek suretiyle ilgili ‘teknik ve idari makamlar’ sorumlu tutulmuştur. Nitekim ‘bilirkişi heyetimizin ilk 2 raporunda da kusurlu durumlar bakımından kişi adı verilmesi yerine, iş yeri hiyerarşisindeki makamların adlarının verilmesi, bu ‘iş yeri alışkanlıkları ve iş yeri kültürü’ ile ilgili durumun gözetilmesi ve hakkaniyet bakımından herhangi bir yanlışlığa düşülmemesi için olup, ‘bilirkişi heyetimiz’ kendini, yetkinlik alanı olan teknik konularla sınırlayarak ‘kusur, hata, yanlış ve/veya eksik uygulama’ ile ilgili kişiselleştirmeyi ise hukuki sürece bırakmıştır” denildi.
Amasra maden faciasının 9’uncu duruşması, 1 Kasım’da Bartın 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. (DHA)
Görüntü Dökümü
—————————–
-Maden ocağı bilirkişi heyeti inceleme arşiv
-Bartın adliyesi dava arşiv
Haber-Kamera: Ayhan ACAR/BARTIN,(DHA)
==========================================================
4)DÜĞÜN DÖNÜŞÜ KAZA YAPMIŞLAR; ÖLEN ANNEDEN GERİYE FOTOĞRAFLARI KALDI
AMASYA’da tarlaya uçan otomobilde hayatını kaybeden Ebrar Melike Bal’ın (27), ailesi ile erkek kardeşinin düğününe katıldığı, dönüş yolunda kaza yaptıkları ortaya çıktı. Bal’ın sürücü eşi ile 7 aylık oğlu taburcu olurken, geride düğünde çekilen fotoğraflar kaldı.
Kaza, dün saat 16.30 sıralarında Mahmatlar köyü mevkisinde meydana geldi. İsmail Bal’ın (30) kontrolünü yitirdiği 16 AKM 670 plakalı otomobil, çelik bariyerlere çarparak, takla atıp tarlaya uçtu. Kazada sürücü ile eşi Ebrar Melike Bal ve 7 aylık oğlu Mirza Bal yaralandı. Çevredekilerin ihbarıyla kaza yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralılar, sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından Amasya Üniversitesi Sabuncuoğlu Şerefeddin Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı.
EŞİNİN CENAZESİNİ ALDI
Durumu ağır olan Ebrar Melike Bal, kurtarılamadı. İsmail Bal ile 7 aylık oğlu, sabah saatlerinde tedavilerinin ardından taburcu edildi. Ebrar Melike Bal’ın cenazesi, eşi İsmail Bal ve yakınları tarafından hastane morgundan teslim alınarak defnedilmek üzere memleketi Kahramanmaraş’a götürüldü. Cenaze, ikindi vakti Kahramanmaraş’ın Andırın ilçesi Pınarbaşı Mahallesi Boztopraklı Mezarlığı’nda defnedilecek.
Diğer yandan ailenin Kahramanmaraş’a gittikleri, burada Ebrar Melike Bal’ın erkek kardeşinin düğününe katıldıkları, kazanın da dönüşte meydana geldiği ortaya çıktı. Geriye bu düğünde çekilen aile fotoğrafları kaldı. (DHA)
Görüntü Dökümü
—————-
-Kaza yerinden görüntüler
-Kazada ölen Ebrar Melike Bal’ın kardeşinin düğününde çekindikleri fotoğraflar
-Genel detaylar
Haber : Şerife Serap KARA-AMASYA-DHA
==========================================================
5)VAN’DA 13 YIL ÖNCEKİ DEPREMDE HAYATINI KAYBEDENLER ANILDI
VAN’ın Erciş ilçesinde 23 Ekim 2011’de meydana gelen depremde hayatını kaybedenler, kabirleri başında anıldı.
Merkez üssü Tabanlı Mahallesi olan 7,2 büyüklüğündeki depremin 13’üncü yıl dönümünde hayatını kaybedenler için Erciş’te anma programı düzenlendi. Programa Erciş Kaymakamı Murat Karaloğlu, 108’inci Topçu Alay Komutanı Albay Zafer Akkaş, Erciş İlçe Jandarma Komutanı Yarbay Murat Geniş, Erciş Emniyet Müdürü Süleyman Trak ve kurum amirleri katıldı. Seyit Muhammed Kabristanı’ndaki programda ölenler için Kur’an-ı Kerim okunup, dua edildi. Daha sonra da depremde hayatını kaybedenlerin mezarlarına karanfil bırakıldı.
‘KADİM BİR MİLLETİZ’
Erciş Kaymakamı Murat Karaloğlu, depremin doğal bir olay olduğunu fakat bununla ilgili gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi. Kaymakam Karaloğlu, “İnşaat çalışmaları olsun, yapılan binalar olsun, devletimizin vermiş olduğu yönetmelik ve kanunlar nezdinde gerekli tedbirleri almamız gerekiyor. 13.’üncü yıl dönümü münasebetiyle vefat eden vatandaşlarımızı rahmetle anıyoruz. Yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyoruz. 2011 yılında yaşanan depremde acılarımız tabii ki büyük ama diğer taraftan da tüm dünyaya şu dersi verdik. Tüm Türkiye, uluslararası alanlarında bazı ülkeler, Türkiye’ye tam destek verdi. 24 saat geçmeden 81 vilayetimizden, 922 ilçemizden Erciş’e, Van’ımıza insanların hayırseverliği, vatanseverliği inancıyla vatandaşlarımıza destek olmak için seferber oldular. Bunu en sonunda 6 Şubat depreminde yine yaşadık. Kadim bir milletiz” diye konuştu.
Görüntü Dökümü
———————————–
-Mezarlığa karanfil bırakılması
-Mezarlıkta dulların okunması
-Erciş Kaymakamı Murat Karaloğlu’nun konuşması
-Detaylar
Haber: Barış KUL/ERCİŞ (Van), (DHA)
==========================================================
6)İZMİR’DE KAÇAKÇILIK OPERASYONU; 57 GÖZALTI
Tekin GÜRBULAK/İZMİR, (DHA)-İZMİR’de polisin düzenlediği operasyonda 3 bin 997 elektronik sigara cihazı, 406 elektronik sigara likidi ve çok sayıda tütün ve tütün mamulü ile cinsel içerikli ürün ele geçirildi; 57 şüpheli gözaltına alındı.
Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin koordinesinde, Türkiye’de ithalatı yasak olan özellikle okul çevrelerinde faaliyet gösteren elektronik sigara satışı yapan iş yerlerine ve bu ürünlerin dağıtımını yapan depolara, 8 Ekim’de operasyon düzenlendi. 285 personelin katıldığı operasyonda 357 iş yeri denetlendi. Yapılan aramalarda 31 iş yerinde kaçak ürün tespit edilirken, toplam 57 kişi gözaltına alındı. Aramalarda piyasa değeri toplam 10 milyon TL olduğu belirtilen 3 bin 997 elektronik sigara cihazı, 406 elektronik sigara likidi, 422 bin 840 içi doldurulmuş makaron, 109 bin 420 adet boş makaron, 18 bin 485 paket gümrük kaçağı sigara, 5 bin 435 gümrük kaçağı puro, 530 kilogram nargile melası, 182 kilogram kıyılmış tütün, 6 bin 179 cinsel içerikli ürün, 71 bin 850 sigara sarma kağıdı ele geçirildi. (DHA)
Görüntü Dökümü
—————————-
-İşyerlerinde yapılan aramalardan görüntü
-Ele geçirilen kaçak ürünler görüntü
Haber : Tekin GÜRBULAK / İZMİR, (DHA)
==========================================================
7)’YENİ AMPUTE KALECİLER İZMİR’DEN ÇIKSIN İSTİYORUM’
DOĞUŞTAN sağ kolu dirsek hizasından olmadan dünyaya gelen, antrenörlerinin ‘Futbola yeteneğin var ama profesyonel olarak oynayamazsın’ dediği Erdi Arslan (35), azmiyle dikkat çekiyor. Çocukluk hayalini Ampute Milli Takımı’nda kalecilik yaparak gerçekleştiren ve 2022’de dünya şampiyonu, geçen sene Avrupa şampiyonu olan Arslan, “Ampute futbolla tanıştıktan sonra hayatım bambaşka bir yere evrildi. Bu benim için gurur verici. Yeni ampute kaleciler İzmir’den çıksın istiyorum” dedi.
Erdi Arslan, 1989 yılında sağ kolu dirsek hizasında olmadan dünyaya geldi. Küçükken her çocuk gibi kendisinin de futbolcu olma hayali olduğunu belirten Arslan’ın bu spora olan sevgisini gören ailesi, bir spor okuluna yazdırdı. Zaman geçtikçe antrenörlerin futboldaki yeteneğini gördüğünü belirten Arslan, yaşadıklarını, “Artık bir karar vermeleri gerekiyordu. Çünkü bir çocuk olarak bedensel engelli olduğum için profesyonel futbolcu olamayacağımı bilmiyordum. Bir gün antrenman öncesi bana, ‘Yeteneğin var ama profesyonel olarak oynayamazsın’ dedi. Bu bende hayal kırıklığı yarattı ve bir çöküş yaşadım. Ancak daha sonra ampute futbolla tanıştım. Hayatım bambaşka bir yere evrildi. Bunun sonucunda da kaleci olarak 2016 yılında ampute futbolda Milli Takım’a kadar yükseldim” diye anlattı.
Futbol hayatına İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde devam eden Arslan, ‘Futbol oynayamaz’ dedikleri noktada, ampute Milli Takımı’nda da olsa oynayacak aşamaya gelmenin kendisi için önemine dikkati çekerek, “2022’de Dünya Şampiyonu, geçen sene ise Avrupa Şampiyonu oldum. Şu an milli bayrağımızı temsil ediyorum. Bu benim için gurur verici” dedi.
‘4 SENE ÖNCE GOL YEMEME REKORUM VAR’
Ampute Futbol Milli Takımı ile ilk hedeflerinin zirvede kalmak olduğunu söyleyen Arslan, “Çünkü ‘Dünyada, ampute futbol Türkiye’den sorulur’ gibi bir sloganımız var. Bu sloganı devam ettirmek istiyoruz. Ayrıca takımda genç arkadaşlarımız var. Onlara rol model olmak istiyorum. Yeni ampute kaleciler İzmir’den çıksın istiyorum. Kalecilik çok zor. Çünkü sizden sonra başka bir oyuncu yok. Yaptığınız bir hata, gol oluyor. Ancak küçüklükten beri de hep kaleciliğe hevesim vardı. Küçük yaşlarda her ne kadar bir kolum olmasa da arkadaşlarım istediğim için hep beni kaleye geçirirlerdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi de bana böyle bir fırsat sundu. Futbolda da kolu olmayan kaleye geçiyor, ayağı olmayan oyunda oynayabiliyor. Yaklaşık 4 sene önce İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde gol yememe rekorum vardı. Bir sezonda hiç gol yemedim. Geçen yıl Türkiye Kupası’nda final oynamıştık. Bu sene ‘Süper Kupa Finali’ne katılmaya hak kazandık. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak ‘Süper Kupa Finali’ne hazırlanıyoruz. İlimizi de en iyi şekilde temsil edip kupayla dönmek istiyoruz” diye konuştu.
‘LİGDE GÜZEL BİR BAŞLANGIÇ YAPMAYI VE İLK ÜÇTE BİTİRMEYİ HEDEFLİYORUZ’
Erdi Arslan’ın çok istekli ve azimli olduğunu belirten İzmir Büyükşehir Belediye Spor Kulübü Ampute Futbol Takımı Antrenörü Evren Uyanık (42), “İlk geldiği günden itibaren kendini belli eden, bir ışık olduğunu gösteren bir arkadaşımız. Antrenmanlarımız dışında dahi özel hoca ile ekstra çalışmalar yapıp kendi gelişimini çok kısa sürede tamamlayıp Milli Takım’a kadar yükselip Avrupa Şampiyonluğu ve bir Dünya Şampiyonluğu yaşayacak kapasiteye çok kısa bir sürede geldi. Ancak en önemli etmen de Erdi’nin ailesinin de arkasında, destek olması. Biz de hocası olarak gurur duyuyoruz. İyi ki böyle çocukları yetiştiriyoruz. Ailelerden isteğimiz; böyle arkadaşlarımızı, gençleri, çocukları bizlere yönlendirmeleri. Şimdi takım olarak Süper Lig’deyiz. Takımımız geçen sene Türkiye Kupası’nda ikinci oldu. Ligde, 6’ncı sırada bitirdik. Bu sene başında lig başlamadan önce Süper Kupa müsabakamız olacak. Şu anda antrenmanlara başladık. Ligde güzel bir başlangıç yapmayı ve ilk üçte bitirmeyi istiyoruz” dedi.
Görüntü Dökümü:
———————–
-Erdi Arslan’ın antrenmanda görüntüsü
-Ampute kaleci Erdi Arslan ile röp.
-Antrenör Evren Uyanık ile röp.
-Genel ve detay görüntü
Haber: Yağmur ÖNGÜN – Kamera Burak UÇAR / İZMİR, (DHA)-
==========================================================
8)BURSA’DA 4 TON SAHTE İÇKİ ELE GEÇİRİLDİ; 1 GÖZALTI
BURSA’da bir depoya yapılan baskında 4 ton sahte içki ele geçirildi. Sahte içkileri üretip, piyasaya süren S.Ö. isimli şüpheli gözaltına alındı.
İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürlüğü ekipleri, sahte alkollü içki üretiminin, ticaretinin ve kullanımının önlenmesine yönelik yürütülen çalışmalar kapsamında, Mudanya ilçesindeki bir depoda üretilen sahte içkilerin piyasaya sürüldüğü bilgisine ulaştı. S.Ö. isimli şüphelinin, fermantasyon yöntemiyle sahte içki üretimi yaptığı ve bu içkileri el altından piyasaya sürerek, haksız kazanç elde ettiği tespit edildi. Depoya yapılan baskında, 4 ton sahte alkollü içki ele geçirildi. İçkilere imha edilmek üzere el konulurken, şüpheli gözaltına alındı. (DHA)
Görüntü Dökümü
————————
-Sahte içki üretimi yapılan depodan detaylar
-Fotoğraflar
Haber: Esra TÜRKER
Kamera: BURSA, (DHA)
DÜNYA
08 Aralık 2024MAGAZİN
08 Aralık 2024GÜNDEM
08 Aralık 2024EKONOMİ
08 Aralık 2024EKONOMİ
08 Aralık 2024YEREL HABERLER
08 Aralık 2024TV90HABER
08 Aralık 2024