Foreks – Dışişleri Bakanlığı, 2024 yılı Türkiye Raporu’nda, AB’nin bilhassa siyasi kriterler ve iç siyasi dinamikler konusundaki haksız değerlendirmeleri reddeddiklerini tabir etti.

Bakanlık tarafından yapılan açıklamanın tam metni şöyle:

“Avrupa Komitesi, 2024 yılı Genişleme Strateji Evrakı ile Türkiye dahil tüm aday ve potansiyel aday ülkeler için hazırlanan Ülke Raporlarını dün (30 Ekim) yayımlamıştır.

2024 yılı Türkiye Raporu’nda, AB’nin bilhassa siyasi kriterler ve iç siyasi dinamikler konusundaki haksız değerlendirmelerini reddediyoruz.

Rapor’da, makroekonomik siyasetlerde kaydedilen ilerlemeye atıfta bulunulmasını ve Türkiye’nin hem işleyen piyasa iktisadına ileri seviyede ahenginin hem de Birlik içindeki rekabet baskıları ve piyasa güçleriyle baş edebilme kapasitesinin vurgulanmasını kayda paha buluyoruz.

Rapor, Türkiye’nin, mevzuatını AB müktesebatıyla uyumlu hale getirerek birçok alanda AB standartlarına ahenk sağladığını teyit etmektedir. İştirak Kurulu ve kritik alanlarda Yüksek Seviyeli Diyalog Toplantıları üzere askıya alınan tüm yapısal diyalog düzeneklerinin tekrar canlandırılmasıyla, pek çok alanda ortak adım atmak mümkündür.

Rapor’da, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yapan bir rol oynadığı, Yunanistan ile bağlantılarını güzelleştirdiği ve AB ile ticari mevzulardaki iş birliğini geliştirdiği vurgulanmaktadır. Rapor’da kayda geçirilen yapan yaklaşımımız uyarınca, 15 Temmuz 2019 tarihli Kurul Sonuçlarıyla uygulamaya konmuş olan Türkiye-AB bağlarının önündeki siyasi pürüzlerin kaldırılmasını bekliyoruz.

Öte yandan, Rapor, Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafının gerçeklerle bağdaşmayan, hukuk dışı ve maksimalist görüşlerini yansıtmakta; Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin legal dertlerini ve haklı siyasetlerini büsbütün göz gerisi etmektedir.

Kıbrıs sıkıntısının tahliline yönelik formatın sırf Ada’daki iki tarafı, üç Garantör gücü ve Birleşmiş Milletleri içerdiğinin altını çizmek isteriz. Gelecekte varılacak rastgele bir tahlil, Ada’daki iki tarafın mutabakatıyla gerçekleşmelidir. AB’nin Kıbrıs sıkıntısına ait olarak, Kıbrıs Rum tarafının tavrını kayıtsız koşulsuz yansıtan ve Kıbrıs Türk halkının özden gelen haklarını dikkate almayan açıklamaları, tahlil uğraşlarına katkıda bulunmamakta ve AB’nin tahlil sürecinde yer almasının neden uygun bir seçenek olmadığını açıkça göstermektedir. AB’nin, üçüncü ülkelerin hudutlarını belirleme misyonu yahut bu mevzuda karar verme yetkisi olmadığını da hatırlatırız.

Mevcut bölgesel ve global sınamalar Türkiye-AB münasebetlerine yeni bir bakış açısı gerektirmektedir. AB’nin son periyotta Türkiye ile iş birliği yapılması tarafındaki gayretlerini memnuniyetle karşılıyoruz. Bununla birlikte, bağlantıların tekrar canlandırılması, AB’nin siyasi iradesine ve stratejik vizyonuna dayanan somut adımlar atılmasını gerektirmektedir.

Aday ülke olarak, Türkiye’nin AB ile bağlantılarını yapan bir biçimde geliştirme istikametindeki siyasi iradesinin açık ve güçlü olduğunu bir defa daha vurguluyoruz. AB üyelik sürecinde Türkiye’den beklenen ilerleme, AB’nin Türkiye’nin adaylık statüsüne uygun, yapan ve stratejik bir yaklaşımı somut adımlarla hayata geçirmesiyle hızlanacaktır.

Bu bağlamda, Avrupa Kurulu ve Yüksek Temsilci tarafından hazırlanan Ortak Bildirim’de yer alan tavsiyelerin rastgele bir gecikme yahut ek ön şart olmaksızın uygulanmasını bekliyoruz.”