0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BRICS Tepesi’ne katılmak için, Rusya’ya bağlı Tataristan’ın Kazan kentine gitti. Burada değerli görüşmeler yapan Erdoğan, dönüş yolunda ortalarında Kanal 7 Ankara Temsilcisi ve Haber7 müellifi Mehmet Acet’in de olduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı.

BRICS’LE MÜNASEBETLER VE MUHTEMEL ÜYELİK

SORU: BRICS Zirvesi’ne katılarak değerli temaslarda bulundunuz. Şunu sormak istiyorum, Türkiye’nin BRICS’e üyelik başvurusu kamuoyunda duyulduktan sonra başlayan bir istikamet değişimi tartışması, soru işareti vardı. Siz de evvelki açıklamalarınızda “BRICS’e katılma isteği NATO’ya alternatif değil” vurgusu yapmıştınız. Kazan Tepesi sonrasında gelinen noktayı sormak istiyorum, Türkiye’nin durduğu yeri nasıl değerlendirirsiniz? Bir de Türkiye Kazan Zirvesi’nden ne cins sonuçlarla ayrılıyor?

CEVAP: BRICS yükselen iktisatların bilhassa bir ortada olduğu büyük bir platform. Bu gerçeği görmek durumundayız. Türkiye olarak BRICS ile bağlarımızı geliştirmek istiyoruz. BRICS üyesi ülkelerle ikili olarak zati uzun yıllara dayalı bağlarımız, birlikteliğimiz kelam konusu. BRICS de öbür platformlar ve milletlerarası oluşumlar da bizi ekonomik açıdan güçlendiren ögelerdir. Bunları da biz görmezden gelemeyiz. Hem Doğu hem Batı ülkesi olduğumuzu daima anlattık. Türkiye’nin BRICS ile iş birliğini ilerletmesi, ekonomik iştiraklerimizin sayısını artırmayı karşılıklı hürmet çerçevesinde bu dayanışmayı sürdürmemiz, “kazan-kazan” aslına nazaran hem BRICS ülkelerinin hem de ülkemizin çıkarınadır. Gerçekten başta devir lideri olarak Sayın Putin olmak üzere yaptığımız ikili görüşmeler, bunları çok açık net ortaya koyuyor. Bu anlayıştan birilerinin bize yapmış olduğu telkinlerle vazgeçemeyiz. Kendi kararımızı kendimiz vermek suretiyle yolumuza devam edeceğiz.

“BATILI ÜLKELER ARTIK DE FİLİSTİN’E BORÇLANIYOR”

SORU: İtalya, İspanya üzere birtakım ülkeleri dışarıda tutarsak Batı’nın İsrail’in Gazze’deki uyguladığı soykırıma ve Lübnan’da yaptığı katliama sessiz kaldığını görüyoruz. Sizin BRICS Tepesi’nde yaptığınız ikili görüşmelerde öteki ülkelerin yaklaşımı nasıldı? Bu hususta ne düşünüyorlar ve Batı’dan hangi noktada ayrışıyorlar?

CEVAP: Bu zikrettiğiniz ülkeler bu mevzuda nitekim kararlı. Onlar Filistin’e takviyeden taviz vermiyor. Biz bundan sonraki süreçte de gerek İspanya gerek İrlanda gerekse Norveç ve Slovenya üzere ülkelerle bu dayanışmamızı sürdürme kararlılığındayız. Birlikte adım atarsak güç kazanabiliriz. Batı maalesef kendini İsrail’e karşı borçlu hissediyor. Mesela Almanya Nazi devrinde yaşananlar nedeniyle kendilerini İsrail’e karşı sorumlu görüyor. Kimi Batılı ülkelerin de tavrı birebir formda. O devirde Avrupa Musevilerine karşı Nazi idaresinin yaptıklarına sessiz kaldıkları için bir borç ödeme sistemi olarak İsrail’in soykırımına sessiz ve reaksiyonsuz kalıyorlar. Yani Batı, bir manada borcu borçla kapatmaya çalışıyor. Ama artık de Filistinlilere karşı borçlanıyorlar, bu devrin Nazileri haline gelen İsrail’e kol kanat gererek torunlarına utanç verici bir geçmiş bırakıyorlar. BRICS üyelerinin de Filistin’in haklı davasına ve İsrail’in gayesindeki Lübnan’a daha fazla takviye vermelerini, İsrail saldırganlığına yüksek sesle “dur” demelerini bekliyoruz.

İSRAİL’E SİLAH AMBARGOSU UYGULANIR MI?

SORU: Birleşmiş Milletler nezdinde İsrail’e silah satışını durdurmasına yönelik bir teşebbüs başlatmıştınız. Akabinde İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’yle de bu durumu görüştüğünüzü biliyoruz. İspanya, İrlanda ve Fransa’dan da buna yönelik bir açıklama gelmişti. Tekrar BRICS üyelerine de bu teşebbüsü desteklemeleri davetinde bulundunuz. Bu bahiste bir ittifak siyaseti uygulamak ve misal ülkeleri bir ortaya getirerek, ülkeleri İstanbul’da toplamak noktasında bir gelişme olur mu?

CEVAP: İsrail’i durdurmak, onların bebekleri, çocukları, anne ve babaları öldürmesinin önüne geçmek için silaha erişimin önünü kesmemiz kaide. Şu an itibariyle Amerika ve Almanya başta olmak üzere birçok ülke maalesef verdikleri silahlarla İsrail’in katliamını sürdürmesine dayanak oluyor. Biz de Birleşmiş Milletler çatısı altında bu meseleye bir tahlil olması, İsrail’e kapsamlı bir silah ambargosu konulması için teşebbüs başlattık. Bu davetimize takviye verenlerin sayısı da her geçen gün artıyor. Umarız ‘İnsanlık İttifakı’ olarak bu teşebbüsümüzü muvaffakiyete ulaştırır ve kalıcı barış için bir kapı aralarız. Ateşe akaryakıt dökenlere inat bu yangını söndürmek için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. İsrail’e karşı silah ambargosu davetimizin İtalya, İspanya, İrlanda ve Fransa üzere ülkeler tarafından da yapılmış olması, hususun giderek daha fazla gündeme geldiğini gösteriyor. Demek ki yalnızca biz değil, pek çok ülke İsrail’in pervasızca, orantısız güç kullanımından rahatsız. Ama gelinen etapta Türkiye’nin başını çekeceği ülkelerin, insan hakları ve milletlerarası hukuk bahislerinde daha güçlü bir ses çıkartması gerekiyor. Diplomatik tabanın güçlendirilmesi, alternatif bakış açıları geliştirilmesi ve milletlerarası baskının artırılması için ne gerekiyorsa yapılmalı ve insanlığa kasteden bu terör devleti durdurulmalıdır.