Osmanlı’nın Zirve Dönemi Kanuni Sultan Süleyman’ın Hem Aşk Hem de Entrika Dolu İhtişamlı Saltanat Hikayesi

Osmanlı’nın Zirve Dönemi Kanuni Sultan Süleyman’ın Hem Aşk Hem de Entrika Dolu İhtişamlı Saltanat Hikayesi

ABONE OL
Eylül 23, 2024 09:21
Osmanlı’nın Zirve Dönemi Kanuni Sultan Süleyman’ın Hem Aşk Hem de Entrika Dolu İhtişamlı Saltanat Hikayesi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kanuni Sultan Süleyman yalnızca Türk tarihinin değil, dünya tarihinin de en etkili padişahlarından biri olarak saltanatı boyunca hem muhteşem zaferlere imza atmış hem de entrikalarla dolu bir yaşam sürmüştür. Gelin başarılarına, neden ”Kanuni” ve ”Muhteşem” denilmiş ona ve entrikalarla dolu hayatına birlikte bakalım.

Osmanlı İmparatorluğu’nun 10. padişahı Kanuni Sultan Süleyman, 46 yıl süren saltanatında hem zaferlerle hem de entrikalarla dolu bir dönem yaşadı.

Dizilere de konu olmuş Hürrem Sultan ile yaşadığı büyük aşk ve şehzade katliamlarıyla gündeme gelen bu unutulmaz figürü gelin yakından tanıyalım.

1494 yılında Trabzon’da doğan Süleyman, genç yaşta tahta çıkarak Macaristan’dan Viyana’ya kadar uzanan geniş seferler düzenledi. İleri görüşlü politikaları ve askeri stratejileri ile imparatorluğu yüceltti.

1521 yılında Macaristan yönetimindeki Belgrad’a düzenlediği seferle askeri kariyerine etkileyici bir başlangıç yaptı. Bu seferde Belgrad’ın fethi, Sultan Süleyman’ın imparatorluğun batıdaki sınırlarını genişletme çabasının önemli bir adımıydı.

Ertesi yıl Rodos’un kuşatılması sırasında Cem Sultan’ın oğullarının idamı, saltanatının ilk yıllarında yaşanan karmaşık siyasi ilişkilerin bir örneği oldu.

Bu zaferlerden sonra Sultan Süleyman, elde ettiği başarılar sayesinde en yakın dostu Pargalı İbrahim’i sadrazam olarak atadı. 1526 yılındaki Mohaç Meydan Muharebesi, Sultan Süleyman’ın askeri dehasını bir kez daha kanıtladı.

Bu muharebede Osmanlı ordusu büyük bir zafer kazanarak batıda “Muhteşem Süleyman” unvanını elde etti. 1529 yılındaki Viyana kuşatması ise beklenen başarıyı getirmedi ve bu durum Avusturya Arşidükü Ferdinand’ın Kanuni üzerinde baskı kurmasına neden oldu.

Ancak Sultan Süleyman, bu durumu fırsata çevirerek Anadolu’dan hızlı bir sefer düzenledi. Sultan’ın ordusu, batıda yeni kaleleri fethederek stratejik bir üstünlük sağladı. 1533 yılına gelindiğinde Ferdinand, Osmanlı baskısı karşısında geri adım atmak zorunda kaldı ve vergi vermeyi kabul etti.

Bu başarı, Sultan Süleyman’ın askeri yeteneklerini bir kez daha ortaya koydu. Doğuda ise boş bırakılan topraklar, Safeviler’in etkisi altına girdi. Bunun üzerine Sultan Süleyman, doğu seferlerine hız verdi.

Bu süreçte, Cezayir lideri Hızır Reis namı diğer Barbaros Hayreddin Paşa İstanbul’a getirilerek Kaptan-ı Derya olarak atandı. Sultan Süleyman’ın liderliğinde Tunus da Osmanlı topraklarına katıldı. Böylece doğudaki fetihlerle hem imparatorluğun prestiji arttı hem de stratejik avantajlar sağlandı.

Kanuni Sultan Süleyman’ın en yakın dostu Pargalı İbrahim Paşa iktidar hırsı nedeniyle trajik bir sona mahkum oldu. Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselişinde önemli rol oynayan Pargalı İbrahim Paşa Kanuni Sultan Süleyman’ın en yakın dostu ve sadrazamıydı.

Ancak elde ettiği güçle haddini aşarak kendini padişah gibi hissetmeye başladı. Bu durum saray içinde gerginliklere yol açtı ve özellikle Hürrem Sultan’ın etkisi altında kalan Sultan Süleyman İbrahim Paşa’nın hırslarını göz ardı edemedi.

1536 yılı 14 Mart akşamı Pargalı İbrahim Paşa ile birlikte dostça bir yemek yedikten sonra Kanuni’nin aldığı ani bir kararla bu dostluğu sonlandırıldı. Aynı gece Pargalı İbrahim Paşa yan odada boğduruldu.

Batı seferlerine hız kesmeden devam eden Süleyman Pargalı’nın yerine Ayas Mehmed Paşa’yı atayarak 1536’dan itibaren Barbaros Hayreddin Paşa’nın liderliğinde birçok zafer kazandı. Osmanlı İmparatorluğu’nun denizlerdeki gücünü artıran Barbaros Hayreddin Paşa, Venedik’e ait birçok adayı ele geçirerek dikkatleri üzerine çekti.

Ardından Kutsal İttifak’ın Korfu Adası’nda bulunduğu haberini alan Sultan Süleyman Barbaros’un liderliğinde Preveze Deniz Muharebesi’ni gerçekleştirdi. Bu muharebe Osmanlı donanmasının zaferiyle sonuçlandı ve tarih sahnesinde büyük bir destan yazdı.

Süveyş, Portekizlilerin elinden alındıktan sonra Osmanlı ordusu Yemen’i yeniden topraklarına kattı. Ancak 1541 yılında Ferdinand’ın Budin’i kuşatması imparatorluğun batıdaki gücünü tehdit eden bir durum yarattı. Barbaros Hayreddin Paşa Cezayir’i korumakla meşguldü, bu nedenle Sultan Süleyman batıya yöneldi ve Kutsal İttifak’a karşı büyük bir başarı elde etti.

Bu süreçte, 1547 yılında Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu arasında imzalanan İstanbul Antlaşması, iki güç arasındaki ilişkileri düzenleyen ilk yazılı antlaşma olarak kayıtlara geçti.

Osmanlı İmparatorluğu, 16. yüzyılın ortalarında hem doğuda hem de batıda önemli askeri seferlere girişti. Elkas Mirza’nın Safevî Şahı I. Tahmasb’a isyan etmesi üzerine Sultan Süleyman, Van’ı kuşatarak doğudaki etkinliğini artırmaya çalıştı.

Aynı dönemde Kara Ahmed Paşa, Gürcistan’da pek çok şehri ele geçirdi. 1553 yılında Osmanlı donanması, Korsika Adası’nı alarak Ceneviz’in hakimiyetini sınırladı ve Hint Okyanusu’nda birçok çatışmaya girdi.

Ancak bu askeri başarıların gölgesinde, saray içinde karışıklıklar yaşanıyordu. Bir fısıltı, Sultan Süleyman’a oğlu Şehzade Mustafa’nın isyan hazırlığında olduğunu iletti.

Söylentilere göre Hürrem Sultan’ın etkisiyle hareket eden Kanuni, 1553 yılının 6 Ekim günü, oğlu Mustafa’yı Konya’daki çadırında boğdurma kararı aldı.

Bununla da bitmedi. Osmanlı İmparatorluğu, Cerbe Adası’nın alınmasının ardından Şehzade Bayezid ile Şehzade Selim’in Konya Ovası’nda karşı karşıya gelmesiyle iç karışıklıklar yaşamaya devam etti.

Sultan Kanuni’nin Selim’i desteklemesi, Bayezid’in Safeviler’e sığınmasına neden oldu. 1561 yılının 25 Eylül’ünde, bu çatışmanın korkunç bir sonucu olarak Bayezid, Kazvin’de tüm erkek çocuklarıyla birlikte boğduruldu.

Süleyman 1566 yılında Kutsal Roma İmparatoru II. Maximilian’ın sınır ihlalleri üzerine son bir sefere çıkma kararı aldı. 72 yaşındaki Kanuni, sadrazamı Sokollu Mehmed Paşa’nın uyarılarını dikkate almayarak önce Belgrad’a ardından Zigetvar’a doğru yola çıktı. Ancak Zigetvar Kalesi fethedilmeden bir gün önce 2 Ağustos gecesi hayata veda etti.

Yaşlılığı ve sağlık sorunlarıyla mücadele eden Sultan Süleyman gut, dizanteri, anjin ve felç gibi hastalıklarla boğuşuyordu.

Zigetvar ve çevresindeki kalelerin fethi sırasında ordusundan bir süre ölümünü sakladı. Kendi yaptırdığı Süleymaniye Camii’ne defnedilen Kanuni’nin vefatı Osmanlı tarihinde bir dönemin sonunu simgeliyor.

Sultan Süleyman’ın hayatında dikkat çeken en önemli figürlerden biri Hürrem Sultan oldu. Hürrem Osmanlı padişahlarının nikahlandığı ilk cariye olarak tarihe geçti. İkilinin aşkı saltanat döneminde önemli bir etki yarattı.

Hürrem Sultan’ın etkisi Kanuni’nin ona duyduğu derin aşktan kaynaklanıyordu. İkili birbirlerine şiirler yazıyor, aşklarını en zor zamanlarda bile ifade ediyordu.

Ancak Hürrem’in gücünü artırmak için Pargalı İbrahim Paşa’nın ve kendi oğulları için Şehzade Mustafa’nın ölümüne neden olması söylentileri onun siyasi entrikalarına dair spekülasyonları beraberinde getirdi.

Hürrem Sultan’ın ölümü sonrası Kanuni büyük bir yas dönemi yaşadı, bu da aşklarının ve ilişkilerinin derinliğini gözler önüne serdi.

Osmanlı İmparatorluğu’nun 89. İslam Halifesi olan Kanuni Sultan Süleyman’a “Kanuni” denmesinin arkasında ise fethettiği topraklarda adaleti sağlaması ve gereksiz kan dökmeden yönetim uygulaması yatıyor.

Hz. Ömer adaletini bu topraklara getirme çabası onun yalnızca bir asker değil, aynı zamanda etkili bir yönetici ve lider olduğunu gösteriyor.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r