0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Türk Kızılay Genel Başkanı Fatma Meriç Yılmaz, İsrail’in hücumları ve kuşatması altında bulunan Gazze’ye yardım ulaştırmaya devam ettiklerini, Refah Hudut Kapısı’nın mayıstan bu yana kapalı olmasının kendilerini alternatif rota arayışına ittiğini söyledi.

Bu yıl 34’üncüsü düzenlenen Milletlerarası Kızılhaç ve Kızılay Konferansı’na katılmak üzere Cenevre’de bulunan Yılmaz, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Yılmaz, Kızılhaç ve Kızılay federasyonlarının her 4 yılda bir milletlerarası konferans düzenlediklerini belirtti.

Bu konferansın kendileri için kıymetli olduğuna işaret eden Yılmaz, “Bir taraftan insani yardım alanında daima birlikte 7 temel prensip ışığında yeterlilik yapmaya devam ederken bir taraftan da aslında devletlere yardımcı rolü ve devletlerin de bu harekete takviye olması maksadıyla milletlerarası konferansın bizlerde çok farklı bir yeri var. Burada söylenen her şey kayıt altına alınır ve tüm devletlerin dışişleri bakanlıklarından raporlanır.” dedi.

Yılmaz, Gazze, Lübnan, Sudan ve Yemen başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde külfetli süreçlerden geçildiğini kaydederek, doğal afetlerin yanı sıra insan eliyle başlayan çatışmalar ve afetler olduğunun altını çizdi.

Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu (IFRC) kurulurken devletlerin Cenevre Konvansiyonu’na imza atarak “silahlı çatışmalarda dahi birtakım unsurlara uyacaklarını” deklare ettiğini hatırlatan Yılmaz, bunun milletlerarası insancıl hukuk prensipleri olarak tanımlandığına işaret etti.

Yılmaz, şöyle devam etti:

“Bu unsurlarda sivillere saldırmamak, insani yardım ve sıhhat çalışanlarına saldırmamak, çocukları, bayanları ve sivilleri korumak ve insani yardım erişimini engellememek var. Lakin maalesef bugün geldiğimiz gündemde bu milletlerarası insancıl hukuk unsurlarının tamamının ihlal edildiğini görüyoruz. Biz Türk Kızılay olarak her türlü ortamda dediklerimizi kayda geçirerek aslında savunuculuk yapıyoruz. Mayıs başından bu tarafa Gazze’ye insani yardım erişimi engellenmiş durumda, hareketin erişimi büsbütün kaybolmuş durumda. Bizim kapıların açıldığı ve insani yardımın içeriye girebildiği bir erişime muhtaçlığımız var. Bu erişim, Cenevre Konvansiyonu ve milletlerarası insani hukukla da teminat altına alınmış durumda ancak ihlal ediliyor.”

Konferanstaki bütün oturumlarda bu stil engellemelerin ortadan kaldırılması için bir deklarasyon üzerinde çalışıldığını kaydeden Yılmaz, Türk Kızılay olarak en üst seviyede savunuculuk yapmak üzere burada olduklarının altını çizdi.

Yılmaz, bu yılki konferansın genel raportörlüğünü de üstlendiğini söyleyerek, bu manada da tüm Kızılay olarak şad olduklarını bildirdi.

“Diplomatik alandaki teşebbüslerin kamuoyu baskısı oluşturmak manasında memleketler arası arenada çok büyük kıymeti var”

Bu süreçte herkesin yapması gerekenler olduğunu fakat bunları azamî düzeyde gerçekleştirmeyi düşünerek hareket etmek zorunda olduklarını belirten Yılmaz, “Sadece yardım edelim, seyredelim ve dua edelimle olmuyor. Diplomatik alanda yapılan bu stil teşebbüslerin kamuoyu baskısı oluşturmak manasında milletlerarası arenada çok büyük pahası var. Bugün 191 ülkenin hükümetlerine raporlanacak bir deklarasyonda en üst seviyede katkı veriyor olmanın bizim en kıymetli vazifelerimizden biri olduğunu düşünüyoruz.” diye konuştu.

Yılmaz, Kızılay ve Kızılhaç Komitesi’nde aşikâr kurallar olduğunu ve bu kapsamda tüm tarafları memleketler arası insani hukuka uymaya davet ettiklerini söyledi.

Burada İsrail ya da Filistin demeden bahsedilenlerin tamamının Gazze ve Lübnan’da yaşanılanlarla alakalı olduğunu herkesin anladığını belirten Yılmaz, Uluslararası Kızılhaç Komitesi Başkanı Mirjana Spoljaric Egger’in bu hafta prestijiyle İsrail ile Filistin Kızılhaç yetkililerini buluşturarak, birlikte insani yardım kapsamında müzakere ettirmeye çalıştığını kaydetti.

Yılmaz, “Her verilen reaksiyonun farklı bir yeri var. Burası için insani yardım alanında çalışan şahısların ‘sen de üzerine düşeni yap, sen de kendi hükümetine söyle, senin hükümetin bu kurallara uymuyor ve senin burada bize yardımcı oluyor olman lazım’ vurgusu daha fazla. İsrail ile Filistin’in insani yardım kuruluşlarının bir masanın etrafında buluşabilmesini de çok kıymetli buluyorum. Dün Filistin Kızılay Başkanı da bu anlamda memnuniyetini lisana getirdi.” dedi.

“Gazze’de günlük 15 bin yemeği her türlü güç şarta karşı dağıtmaya devam ediyoruz”

Ortak paydanın insanlık, yardımseverlik ve dayanışma olduğu bu şekil platformlarda da seslerini yükseltmeleri gerektiğinin altını çizen Yılmaz, daha güçlü bir duruş sergilemenin değerine işaret etti.

Yılmaz, Türk Kızılayın dünya genelinde çalışmalarına da değinerek şunları söyledi:

“Türk Kızılay Gazze’de, Lübnan’da, Yemen’de, Somali’de, Afganistan’da aslında nerede gereksinim varsa Türk halkının yardım elini gerekli ve hakikat bir halde ulaştırmak üzere çalışmalarına devam ediyor. (Gazze) Refah Hudut Kapısı’nın açık olduğu devirlerde çok süratli hareket etmemiz sayesinde AFAD’ımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla bir arada halkımızın yardımlarını süratli bir biçimde içeriye ulaştırabildik. Bu da Türkiye’yi ‘dünyada Gazze’ye en fazla yardım gönderen ülke’ pozisyonuna getirdi. Mayısın başından itibaren Refah Hudut Kapısı’nın kapanması bize alternatif rotalar arayışına itti. Şu anda Ürdün üzerinden rota oluşturmuş durumdayız. Elbette Refah’tan yapılan kadar büyük yardımlar değil fakat daha kısıtlı da olsa elimizden geleni yapmaya devam ediyoruz. İçeride delegasyonumuz, işçimiz var. Günlük 15 bin yemeği her türlü güç şarta karşı dağıtmaya devam ediyoruz. İçeriden ve dışarıdan birtakım ticari kanallardan muhakkak materyalleri çok güç şartlarda elde etmeye çalışıyoruz. Farklı rotaları daima araştırıyoruz.”

Yılmaz, İsrail’in atakları altındaki Lübnan’ın Gazze’ye kıyasla daha ulaşılabilir durumda olduğuna işaret ederek, oradaki Türk vatandaşlarının tahliyesi sırasında AFAD ile birlikte 2 gemi yardım materyalinin gönderildiğini ve vatandaşların oradan Mersin’e getirildiğini söyledi.

Görevlerinin yalnızca yardım götürmek ve toplamak olmadığının altını çizen Yılmaz, tıpkı vakitte milletlerarası alandaki bu insani hukuk prensiplerinin savunuculuğunu da yapmaları gerektiğini ve bu nedenle Memleketler arası Kızılhaç ve Kızılay Konferansı’nın farklı bir ehemmiyeti olduğunu söz etti.