Eğitim sistemimiz ile ilgili bugüne kadar birkaç yazı kaleme alarak farklı açılardan eğitimimizi değerlendirmeye gayret ettim. Son yazımda da birçok kimsenin yüksek sesle serzenişte bulunduğu zorunlu eğitime değinerek, zorunlu eğitimin sakıncaları, bu zamana kadar meydana getirdiği tahribatı dile getirmiş ve bu yanlıştan artık dönülmesi gerektiğini, sağduyulu yöneticilerimizi zorunlu eğitimin açtığı yaraları görmeye ve bu konu da yanlıştan dönülmesi için adım atmaya davet etmiştim. En son kaleme aldığım yazımda zorunlu eğitimi değerlendirir iken çok kısa da olsa eğitimin paydaşlarına değinmiş ve eğitimin 3 saç ayağı olduğundan bahsetmiştim. Bu saç ayaklarından birisi de veli olduğunu ve velinin okulla irtibatta olması gerektiğinin altını çizerek eğitimci yazar Mustafa Uslu hocamın fikriyle ortaya çıkan veli akademisine atıf yaparak velinin eğitim sürecinde aktif olması gerektiğini vurgulamıştım. Bu yazımda da veli akademisi nedir? Ne değildir? Velinin eğitimde fonksiyonu nedir? Bunları izah etmeye gayret edeceğim.
Eğitimin önemli bir ayağı olan veli maalesef bizim ülkemizde yok hükmündedir. Veliler sadece toplantıdan toplantıya okula davet edilir ya da gelir. Birçoğu da para talep edileceği düşüncesiyle veli toplantılarına bile katılmaz. Zira ülkemizde veli okula çağrılıyorsa ilk akla gelen konu para oluyor. Okullarımızın eksiklikleri devlet tarafından tam teşekküllü şekilde karşılanmayınca okul yönetimi bu eksiklikleri tabii olarak veli kanalıyla çözme yoluna gidiyor. Hal böyle olunca veli eğitim süreci içerisinde okulla çok irtibatlı olmak istemiyor. Okulla çok irtibatlı olmadığı gibi çoğu zaman çocuğunun eğitiminin nasıl gittiğini bile takip etmiyor. Bir de buna aile de verilmesi gereken eğitimlerin eksik verildiğini ya da hiç verilmediğini de düşünürsek eğitimcilerin yani öğretmenlerin işi bir hayli zorlaşıyor.
Birçok veli eğitim süreci başladığında eğitimcinin yani öğretmenin elinde sihirli bir değnek varmışçasına çocuklarını birden değiştireceklerini ve onlara eksik verilen eğitimi hemen tamamlatacağını düşünmektedir. Halbuki eğitimin ilk basamağı olan aile de çocuklarına vermeleri gereken eğitimi en azından ahlaki değerleri toplumsal yaşam çerçevesi içerisinde uyulması gereken kuralları doğru ve düzgün bir şekilde öğretmedikleri için ya da eksik öğrettikleri için çocuklar eğitime başladıklarında çok geriden geliyorlar. Ailelerin çoğunluğu çocuklarına vermedikleri ya da eksik verdikleri aile kısmındaki eğitimi biz olmasak da öğretmen tamamlayacak düşüncesindeler. Bu düşünce tarzı çok büyük bir yanılgı. İşte Mustafa Uslu hocamız bu yanılgıyı ortadan kaldırmak adına veliyi eğitim sisteminin içine çekerek saç ayağını tamamlama düşüncesindedir. Eğitim sisteminin doğru şekilde yürümesi için velilerin de üzerine düşeni yapması gerekir ki eğitim nakıs olmaktan kurtarılsın. Mustafa Uslu Hocamız velisiz bir eğitimin olamayacağını olsa da yarım yani eksik olacağını anlatma gayretinde.
Veli akademisinin getirisi götürüsü nedir? Veliye ve çocuğa ne kazandırıyor onu izah etmeye çalışalım. Şimdi şöyle bir değerlendirme yapalım. Veli, çocuğunu okula gönderiyor ancak çocuğunu takip etmiyor. Anaokulunda eğitime başlayan çocuk lise son sınıfa kadar okuduğu okullarda almış olduğu eğitim öğretim sonucunda çocuğun durumu nedir? Bilgi ve beceri düzeyi hangi aşmada, çocuğun kabiliyeti nedir? Çocuk kendini nelere yatkın hissediyor, gelecekte ne olmak istiyor, hedefleri neler bu hedeflere ulaşabilmesi için eksiği var mı? Varsa bu eksik nasıl tamamlanır. Kısaca çocuğun akademik başarısı ne düzeyde, bununla birlikte ahlaki seviyesi nedir, toplum içerisinde tavır ve davranışları ne düzeyde bütün bunların çok yakın takip edilmesi gerekir. İşte bu durumların takibi için veli akademisinin doğru bir şekilde kurgulanıp sürdürülebilir olması gerekir. Veli belirli periyotlarda okula gelip gidecek, çocuğunu takip edecek, öğretmeni ve öğretmenleriyle sürekli diyalog halinde olacak, okul idarecileriyle sürekli temas halinde olacak ki çocuğunun eğitimi her yönüyle başarı dolu olsun. Eğer veli öğretmen ile temasa geçmezse çocuğunun eksiğini öğrenemez. Kabiliyetinin hangi yönde olduğunu bilemez. Ebeveynler her daim çocuklarının en iyi olmasını ister, bu da belki en tabii hakları. Ancak çocuğun kabiliyet ve becerileri ortaya koyulmadan zorla belirli bir yöne yönlendirilmesi gelecekte çocukta travmaların oluşmasına, ailelerde hayal kırıklıklarının oluşmasına sebebiyet verir. Bugün birçok aile çocuğunun kabiliyet keşfini 3-5 yaşlarında iken yapmıyor. Buna ilaveten eğer çocukta bir beceri varsa sporcu olmak, ressam olmak ya da iyi bir müzisyen olmak gibi. Bu kabiliyetler de çocuğun yetişmesinde dikkate alınmalıdır. Eğer bu kabiliyetler yok sayılır ve illa da akademik eğitim alarak akademik bir başarı elde etmesi beklenirse büyük bir eksiklik yapılmış olur. Veli akademisi aileye bir nevi rehberlik etmektedir. Veli akademisi sayesinde okulla iletişimi olan aile, çocuğun öğretmeni ile kurduğu diyalog sonucunda çocuğu hakkında edineceği bilgiler onun geleceğine doğru bir yön verilmesi noktasında önemli bir duru ortaya koymaktadır.
Mustafa Uslu Hocamızın gündeme getirdiği veli akademisi sadece çocuğun okuldaki durumunun takip edilmesini sağlamıyor bunun yanı sıra velinin de eğitilmesini sağlıyor. Veli de yaşamı boyunca ihtiyaç duyacağı bazı bilgileri bu akademi sayesinde edinebiliyor. Kendisinde eksikliğini hissettiği görgü kurallarının bütününü ihtiva eden adabı muaşeret kurallarını da doğru şekilde öğrenmiş oluyor. Ve uygulamaya geçirmiş oluyor. Adeta toplum içerisinde çok büyük bir işlev görüyor veli akademisi. Eğitilmiş insanlardan hiçbir zaman hiçbir şekilde zarar gelmez. Dolayısıyla veli akademisi sürdürülebilir bir proje olarak devam etmiş olsaydı ve bugün bazı iş bilmezler tarafından engellenip akamete uğratılmamış olsaydı belki de eğitim sistemimiz bugüne göre çok daha iyi seviyelerde olacaktı.
Bugün her ne kadar bazı iş bilmezler tarafından akamete uğratılmış olsa da son derece kıymetli ve anlamlı olan veli akademisi projesini ortaya koyan ve eğitim sistemimize kazandıran Mustafa Uslu hocamızı tebrik ediyor ve kutluyorum. Veli akademisi üzerine çok şey söylenebilir. Ancak tek cümle ile bilinçli ebeveyn, huzurlu aile, mutlu çocuk, güvenli toplum ve güçlü Türkiye demektir. Sorumluluk bilincinde bireylerin yetişmesini sağlamak demektir. Bu yazı vesilesiyle hatırladığımız hocamıza hayırlı ve bereketi bir ömür diliyorum.
DÜNYA
21 Aralık 2024MAGAZİN
21 Aralık 2024GÜNDEM
21 Aralık 2024EKONOMİ
21 Aralık 2024EKONOMİ
21 Aralık 2024YEREL HABERLER
21 Aralık 2024TV90HABER
21 Aralık 2024