Panik atak, genellikle aniden ortaya çıkan ve kişiyi yoğun bir korku ya da rahatsızlık duygusuna sürükleyen bir kaygı bozukluğu belirtisidir. Bu ataklar sırasında kişi, ölüm korkusu, kontrolünü kaybetme hissi veya kalp krizi geçirme gibi şiddetli bedensel ve zihinsel belirtiler yaşar. Panik ataklar genellikle 10 ila 20 dakika sürse de, bazıları daha uzun sürebilir. Panik atakların en belirgin özelliği, ortada gerçek bir tehlike olmamasına rağmen kişinin kendini büyük bir tehdit altında hissetmesidir. Bu, beynin ‘savaş ya da kaç’ tepkisini yanlış alarm şeklinde devreye sokmasından kaynaklanır. Kalp çarpıntısı, terleme, baş dönmesi, nefes darlığı gibi belirtiler, panik atak sırasında sıkça görülür.
Panik atak sırasında kişide çok çeşitli belirtiler ortaya çıkabilir. Kalp atışlarının hızlanması, nefes darlığı, göğüs ağrısı, titreme, baş dönmesi, mide bulantısı, ölüm korkusu ya da kontrolü kaybetme hissi en yaygın belirtilerdendir. Bazen kişi, kendini gerçek dışı bir dünyada gibi hisseder; bu da derealizasyon olarak adlandırılır. Bu belirtiler hem fiziksel hem de zihinsel olarak oldukça yorucudur.
Panik atakların nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir. Genetik yatkınlık, ailede panik bozukluğu geçmişi olan kişilerde bu durumu daha yaygın hale getirir. Beyindeki serotonin ve norepinefrin gibi kimyasalların dengesizliği de panik atakların tetiklenmesinde rol oynar. Ayrıca, yoğun stres, travmalar, kronik hastalıklar ya da ilaç kullanımı da panik atakları artırabilir. Örneğin, çocukluk döneminde yaşanan travmalar veya stresli yaşam olayları, bireyin yetişkinlik döneminde panik atak geçirme riskini yükseltebilir.
Panik ataklarla başa çıkmak ve bu durumu tedavi etmek mümkün olabilir. Uzmanlar, bilişsel davranışçı terapinin (BDT) panik bozukluğun tedavisinde yöntemlerden biri olduğunu belirtmektedir. BDT, kişinin panik ataklara yol açan düşünce biçimlerini değiştirmeyi amaçlar. Kişi, bu terapi sayesinde atakları tetikleyen düşüncelerini yeniden yapılandırır ve böylece atakların şiddeti ve sıklığı azalır. Ayrıca, ilaç tedavisi de önemli bir seçenek olabilir. Antidepresanlar ve anksiyolitik ilaçlar, beyindeki kimyasal dengesizlikleri düzenleyerek panik atakları hafifletebilir. Ancak ilaçlar, her birey için uygun olmayabilir ve mutlaka bir psikiyatristin gözetiminde kullanılmalıdır.
Maruz bırakma terapisi de panik bozukluğu olan bireyler için faydalı olabilir. Bu terapi, kişinin korkularıyla yüzleşmesine olanak tanır ve zamanla panik atakları tetikleyen durumlarla daha iyi başa çıkmasını sağlar. Gevşeme ve nefes egzersizleri, panik atakların yönetiminde etkili yöntemlerdir. Özellikle nefes kontrolü, vücudun sakinleşmesine yardımcı olur ve atağın şiddetini azaltabilir. Aynı zamanda sağlıklı yaşam tarzı da panik atakların önlenmesinde önemlidir. Düzenli egzersiz, yeterli uyku ve dengeli beslenme genel ruh sağlığını desteklerken, kafein, alkol ve nikotin gibi maddelerden kaçınmak da panik atakların sıklığını azaltabilir.
Sonuç olarak, panik ataklar oldukça rahatsız edici olabilir, ancak tedavi edilebilir bir bozukluktur. Terapi, ilaçlar ve yaşam tarzı değişiklikleri ile panik atakların sıklığı ve şiddeti önemli ölçüde azaltılabilir. Eğer sık sık panik atak yaşıyorsanız, bir uzmana başvurarak size en uygun tedavi yöntemlerine yönelmeniz önemlidir.
DÜNYA
18 gün önceMAGAZİN
18 gün önceGÜNDEM
18 gün önceEKONOMİ
18 gün önceEKONOMİ
18 gün önceYEREL HABERLER
18 gün önceTV90HABER
18 gün önce