Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Göktürk KADIOĞLU
Göktürk KADIOĞLU

Betonarme Egonuz ve “Lüks” Hapishaneleriniz: Bir Vicdan Muhasebesi

Bizim toplumsal kodlarımızda tuhaf bir hastalık var: “Lüks” takıntısı. Bir işin doğrusunu değil, en pahalısını, en gösterişlisini yapınca en iyisini yaptığımızı sanıyoruz. Bu “en lüksünü ben yaptım” şeklindeki benlikçi zihniyet, konu sokak hayvanları olduğunda trajikomik bir hal alıyor, hatta düpedüz bir eziyete dönüşüyor.

Övünerek anlattığınız o milyonluk tesisler, o fayans döşeli odalar, o devasa beton bloklar… Kime hizmet ediyor? Hayvana mı, yoksa o kurdeleyi kesenlerin egosuna mı?

Doğaya Meydan Okuyan “Konfor” Anlayışınız

Sokak köpekleri, biyolojik kodları gereği sürü halinde yaşayan, 7 gün 24 saat, yılın 12 ayı açık havada, yağmurda, çamurda, toprakta hayatta kalan canlılardır. Siz bu canlıları, alışkın oldukları sonsuz gökyüzünden koparıp, birkaç metrekarelik “lüks” fayanslı hücrelere tıktığınızda onlara iyilik yapmıyorsunuz; özgürlüklerini ellerinden alıyor, fıtratlarına savaş açıyorsunuz.

Bir köpeğin en temel ihtiyacı, üzerindeki elektriği atabileceği, tırnağını geçirebileceği toprak zemindir. Padokların zeminini kilit parke taşlarıyla döşemek, o hayvanların eklemlerine ve psikolojisine yapılacak en büyük eziyettir. Sizin “hijyenik” dediğiniz o beton zeminler, hayvanlar için birer stres fabrikasıdır.

Mesele Beceri Değil, Zihniyet

Milyonlarca lira harcayıp “Pati Sarayları” inşa etmek, kamu kaynağını betona gömmek bir yöneticilik başarısı değildir. Asıl başarı; doğayı taklit edebilmektir.

Bilim ve akıl ne diyor? Çözüm basit: Yarı Açık Doğal Yaşam Alanı.

Güney cepheli basit bir sundurma, önünde hayvanın koşabileceği 500 metrekarelik toprak zemin, otomatik suluklar ve silo tipi yemlikler…. İşte hepsi bu. Genç, yaşlı, sakin veya agresif olarak ayrılmış 20-30’lu sürüler halinde, kendi hiyerarşileri içinde huzurla yaşayacakları bir sistem.

Ama yok… Bu sistem sizin için fazla “basit”, değil mi? İçinde devasa betonarme binalar, dev ısıtma tesisatları, “en büyüğünü biz yaptık” diyebileceğiniz şatafatlı tabelalar olmadığı için bu model işinize gelmiyor. Oysa ki idari binalar, veterinerlik ofisleri için prefabrik yapılar yeter de artar. Elektrik ihtiyacı mı? İki güneş paneliyle çözülür.

Kamu Zararı ve Vicdan

5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi Kanunu, kaynakların “etkili, ekonomik ve verimli” kullanılmasını emreder. Şehir dışındaki atıl arazilerde, tel çit ve basit sundurmalarla, metrekare maliyeti neredeyse bedavaya gelecek, kurulumu 1 ay sürecek sistemler kurmak varken; halkın vergilerini betona, demire, gereksiz inşaat maliyetlerine gömmek “hizmet” değildir. Bu, lüks ambalajlı bir israftır.

Mevzuatta “Doğal Yaşam Alanı” olarak geçen kavramı, “Betonarme Yaşam Alanı”na çevirdiniz. Hayvanı topraktan, sürüsünden ve doğasından kopardınız. Otomasyonla personel yükünü azaltmak, teknolojiyi (otomatik suluk/yemlik) hayvan refahı için kullanmak yerine, insan gücüne dayalı, sürdürülemez, pahalı sistemlerde ısrar ediyorsunuz.

Son Söz

Gelin bu “en lüksünü ben yaptım” sevdasından vazgeçin. Hayvanların sizin lüks fayanslarınıza değil, basacakları toprağa, soluyacakları temiz havaya ve ait oldukları sürüye ihtiyaçları var.

Mesele, devasa binalar dikmek değil; doğaya saygılı, maliyeti düşük, vicdanı yüksek sistemler kurabilmektir. Sokak hayvanları sorunu beton dökerek değil, doğaya dönerek çözülür.

Egonuzu tatmin etmek istiyorsanız başka sektörlere yönelin; canlıların yaşam alanlarından ellerinizi çekin.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER