Türkiye, sokaklarında başıboş gezen, kontrolsüzce üreyen ve tahmini rakamlara göre 20 milyona yaklaşan bir köpek popülasyonu ile karşı karşıya. Bu, bir “hayvan hakları” meselesi olmaktan çıkmış; bir ulusal güvenlik, halk sağlığı ve ekonomik beka sorununa dönüşmüştür.
Ancak biz bu devasa yangını söndürmek yerine, alevlerin kenarında “lüks konut” inşa etme derdine düşmüş bir yönetim zihniyetiyle sınanıyoruz.
Mermer Döşeli Akıl Tutulması
Belediyelerin “hizmet” adı altında sunduğu projelere bakıyoruz: Tanesi 200-300 milyon liraya mal olan, içi fayans döşeli, yerden ısıtmalı, özel bakım üniteli “Pati Köşkleri”, “Can Dostlar Sarayları”…
Allah aşkına siz kiminle dalga geçiyorsunuz? Ülkenin emeklisi, işçisi, öğrencisi barınma krizi yaşarken; siz halkın vergilerini, dağ başındaki köpeğe “otel konforu” sunmak için mi harcıyorsunuz?
Bu yapılanın adı hayvanseverlik değildir. Köpek, doğası gereği toprağa basmak ister, sürü halinde açık havada yaşar. Onu fayanslı odaya tıkıp, “bakın ne kadar lüks yaptık” demek, hayvanın fıtratına eziyet, halkın cüzdanına ihanettir. O beton yığınları, hayvanlar rahat etsin diye değil; ihale alan müteahhitler kazansın, kurdeleyi kesen başkanlar “şov yapsın” diye dikiliyor.
Matematik Bilmeyenlerin “Hizmet” Yalanı
Gelin bakkal hesabı yapalım: Sizin o övündüğünüz lüks betonarme barınaklar, en fazla 1000-2000 köpek kapasiteli. Peki, geriye kalan milyonlarca köpek ne olacak? Siz 300 milyon liraya bir tane “saray” yapıp içine 500 köpek koyarken, sokaktaki 19 milyon 999 bin 500 köpek üremeye, saldırmaya ve hastalık yaymaya devam ediyor.
Bu, okyanusu çay kaşığıyla boşaltmaya çalışmaktır. Bu, milletin aklıyla alay etmektir.
Çözüm: Lüks Değil, Rasyonel Açık Alanlar
Oysa çözüm burnumuzun dibinde ve çok ucuz: Yarı Açık Doğal Yaşam Alanları. Beton dökmeyeceksiniz! Şehir dışındaki atıl arazileri tel örgülerle çevirecek, içine basit sundurmalar koyacaksınız.
-
Maliyet: Betonarme sarayın %10’u kadar.
-
Kapasite: 10 dönümde 2.000 köpek.
-
Kurulum Süresi: 2 ay.
-
Sonuç: Hayvan toprağa basar, stres atar; halk sokakta güvenle yürür.
Ama bu model işlerine gelmiyor. Çünkü tel örgüde “rant” yok, basit sundurmada “gösteriş” yok. “Biz en lüksünü yaptık” diyerek egolarını tatmin edemiyorlar.
Bedelini Canımızla Ödüyoruz
Bu “lüks ve vizyonsuzluk” kokteylinin bedelini ise masumlar ödüyor.
-
Kuduz: Türkiye, kuduz riskli temaslarda Avrupa’da zirveye oynuyor. Aşı ve tedavi maliyetleri Sağlık Bakanlığı’nı eritiyor.
-
Ölümler: Son 2 yılda 100’den fazla insanımız köpek saldırıları ve köpek kaynaklı trafik kazalarında can verdi. Bunların çoğu çocuk!
-
Sakatlıklar: Binlerce insanımız uzuv kaybı yaşadı, yüzleri parçalandı.
Siz o lüks barınaklarınızda 50 köpeğe “spa hizmeti” verirken, Ankara’da, Konya’da, Muş’ta bir çocuk okula giderken köpekler tarafından parçalanıyorsa, yerin dibine batsın sizin o saraylarınız!
Kısaca
Halkın parasıyla ağalık yapmayı bırakın. 20 milyon köpeği barındıracak bütçe, ne Türkiye’de ne de dünyanın en zengin ülkesinde var. Hayal dünyasından çıkın, betona ve ranta para gömmeyi kesin. Bilimsel, düşük maliyetli, yüksek kapasiteli, güvenlik odaklı “toplama ve tecrit” politikasına geçin.
Çünkü devletin görevi; köpeğe saray yapmak değil, vatandaşını sokaktaki terörden korumaktır.

YORUMLAR