Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Göktürk KADIOĞLU
Göktürk KADIOĞLU

Süresiz Nafaka Çıkmazı

Rakamlar bazen sadece istatistik değil, bir milletin kalp atışlarıdır. TÜİK’in açıkladığı son veriler, bu kalbin teklemeye başladığını, hatta durma noktasına geldiğini gösteriyor. Doğurganlık hızı 1,48. Bu oran, bir nüfusun kendini yenileyebilmesi için gereken 2,1 sınırının fersah fersah altındadır. Açık konuşalım; bu bir “yaşlanma” süreci değil, sessiz bir “yok oluş” senaryosudur.

Yıllardır kürsülerden “En az 3 çocuk” çağrısı yapan siyasi irade, bugün dönüp şu soruyla yüzleşmek zorundadır: “Biz nerede yanlış yaptık?”

Cevap, sadece ekonomide ya da küresel kültürde değil; bizzat devletin kendi eliyle oluşturduğu, evliliği bir “hukuki mayın tarlasına” çeviren yasal düzenlemelerde gizlidir. Bu düzenlemelerin başında da, mantıkla ve vicdanla izahı mümkün olmayan “süresiz nafaka” musibeti gelmektedir.

Bugün gençler neden evlenmiyor? Neden “bekarlık sultanlıktır” sözü bir espri olmaktan çıkıp, bir “hayatta kalma stratejisine” dönüştü?

Çünkü mevcut hukuk sistemi, erkeğin önüne bir “evlilik cüzdanı” değil, adeta bir “müebbet borç senedi” koyuyor. Bir genç düşünün; evliliği yürümezse, belki sadece 6 ay, belki 1 yıl süren bir birliktelik için, ömrünün sonuna kadar eski eşine bakmakla yükümlü kılınıyor. Hukuk, erkeğe “Evlendiğin an, artık potansiyel bir suçlu ve ömür boyu finansörsün” mesajını veriyor.

Böyle bir tabloda hangi akıl sahibi genç, altına imza atacağı sözleşmenin “ömür boyu haciz” riski taşıdığını bile bile o imzayı atar?

Süresiz nafaka, evlilik kurumunun altına döşenmiş en büyük dinamittir. Bu uygulama, boşanmayı zorlaştıran değil, evlenmeyi “korkulacak bir macera” haline getiren bir bariyerdir. “Aileyi koruyoruz” maskesi altında, aslında aile kurma cesaretini kırıyoruz. Genç erkekler, hukukun sopasıyla evlilikten soğutuluyor, kadınlar ise “nafakam kesilmesin” korkusuyla kayıt dışı birlikteliklere veya sigortasız çalışmaya itiliyor. Yani sistem, her iki tarafı da ahlaki ve ekonomik bir çıkmaza sürüklüyor.

Elbette sorun sadece nafaka değil. 1+1 “kutu” ev dayatması, gençleri diplomayla oyalayıp hayata geç başlatan eğitim sistemi ve ekonomik zorluklar da bu yangına benzin döküyor. Ancak, ekonomik krizler geçer, evler büyür; fakat “adalet duygusu” bir kez zedelendi mi, toplumun temel taşı olan güveni yeniden inşa edemezsiniz.

Bir ülke düşünün ki; demografik çöküşü engellemek için gaza basıyor ama aynı anda süresiz nafaka gibi uygulamalarla el frenini sonuna kadar çekiyor. Bu araç gitmez, bu motor yanar!

Çözüm bellidir ve artık kaçınılmazdır.

Hukuk sistemi, evliliği bir “risk” olmaktan çıkarıp, yeniden bir “yuva” haline getirmelidir. Süresiz nafaka uygulaması derhal terk edilmeli; evlilik süresi, çocuk durumu, tarafların yaşı ve kusur oranları dikkate alınarak “hakkaniyetli ve süreli” bir sisteme geçilmelidir. 1 yıl evli kalana ömür boyu nafaka ödetmek, adaleti sağlamak değil, bir tarafın geleceğini ipotek altına almaktır.

Bu çağrı, sadece mağdur olan erkeklerin ya da nafaka ödeyenlerin değil; torun sevmek isteyen dedelerin, oğlunun mürüvvetini görmek isteyen annelerin, yani topyekûn milletin çağrısıdır.

Eğer 11. ve 12. Yargı Paketleri’nde görmezden gelinen bu yara, yaklaşan reformlarda da sarılmazsa; yarın teşvik verecek, “evlenin” diyecek bir gençlik bulamayacağız. Tarih, demografik çöküşü durduramayanları değil, “aileyi koruma” adı altında ailenin kurulmasını engelleyen hukuki körlüğü yazacaktır.

Vakit, rakamlarla yüzleşme ve adaleti tesis etme vaktidir. Süresiz nafaka zulmü bitmeden, bu milletin geleceği aydınlanamaz.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER