Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Göktürk KADIOĞLU
Göktürk KADIOĞLU

AB’nin Çifte Standardı: Türkiye’yi Bekleten, Kendini Yaşlandıran Bir Birlik

AB’nin Çifte Standardı: Türkiye’yi Bekleten, Kendini Yaşlandıran Bir Birlik

Avrupa Birliği, yarım asırdan fazladır Türkiye’ye “aday ülke” etiketiyle bakıyor; ama bu etiketi bir türlü “üye ülke”ye dönüştürmeye cesaret edemiyor. Oysa aradan geçen yıllar, sadece Türkiye’nin değil, AB’nin de kaderini değiştirdi. Bugün Avrupa, yaşlanan nüfusu, eskimiş savunma teknolojisi ve sarsılan siyasi birliğiyle kendi geleceğini sorgular hale geldi.

Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte ortaya atılan SAFE (Strategic Armament for Europe) adlı milyarlarca euroluk silahlanma projesi, bu çaresizliğin bir itirafı gibidir. AB, kendi içinde üretkenliğini yitirmiş, teknolojik olarak geriye düşmüş bir savunma ekosistemini yeniden ayağa kaldırmak için çırpınıyor. Ama bu çırpınış, “birlik” ruhundan çok, “korku” refleksiyle şekilleniyor.

Irkçılığın Gölgesinde Bir Birlik

Bugün AB içinde ırkçı ve faşist söylemler siyasetin ana akımına yerleşmiş durumda. Göçmen karşıtlığı, İslamofobi ve Türkiye nefreti, bir tür siyasi ortak payda haline geldi. Gürcistan’ın bile adaylık statüsünün tartışıldığı bir ortamda, Türkiye’ye hâlâ burun kıvıran bir Avrupa sahnesi izliyoruz.
Ama aynı Avrupa, Türkiye’nin genç nüfusunu, büyüyen sanayi gücünü ve savunma teknolojilerindeki devrimini görmezden gelemiyor. Bayraktar’lardan milli gemilere, hava savunma sistemlerinden yazılım teknolojilerine kadar Türkiye artık bölgesel değil, küresel bir oyuncu. AB de bunun farkında — ancak bu farkındalık, saygıya değil, çıkar hesaplarına dayanıyor.

Bal Sürülen Diplomasi

Bugün Avrupa’dan Türkiye’ye gelen her heyet, aynı oyunu oynuyor: birkaç tatlı söz, birkaç “demokrasi” dersi ve bir parmak bal. Ama perde arkasında tek hedef var: Türkiye’nin gücünden, gençliğinden, üretiminden faydalanmak.
İngiltere’nin 20 adet Eurofighter’ı Türkiye’ye satma kararı, Katar ve Umman’ın da 24 uçağı onaylaması, aslında SAFE projesinin arka planında yatan niyeti açık ediyor. Bu, Türkiye’ye bir jest değil; Avrupa’nın Türkiye’nin savunma kabiliyetinden dolaylı olarak faydalanma girişimidir.

AB’nin İkiyüzlü Ahlakı

Avrupa’nın hukuk ve demokrasi anlayışı da artık inandırıcılığını yitirdi. Fransa eski Cumhurbaşkanı ya da Paris Belediye Başkanı yolsuzluktan hapse girince bu “hukukun üstünlüğü” olarak alkışlanıyor.
Ama Türkiye’de yolsuzluk iddialarıyla yüzleşen, delillerle mahkûm edilen bir isim olunca, aynı çevreler “demokrasi eksikliği” masalını anlatmaya başlıyor.
Bu çifte standardın en çarpıcı örneği ise Gazze’dir. İsrail, on binlerce masum sivili katlederken Avrupa sadece sessiz kaldı; kimse “insan hakları”ndan söz etmedi. Ama konu Rusya ya da Türkiye olunca, birden bire o eski insan hakları sevdalıları sahneye çıkıyor.

Türkiye Artık Masada Değil, Masanın Kendisi

Avrupa, Türkiye’yi hâlâ “bekleyen aday” olarak görmek istiyor. Ama artık bu rol değişti. Türkiye, gençliğiyle, üretimiyle, stratejik konumuyla ve savunma sanayisindeki atılımlarıyla AB’nin alternatifi haline geldi.
Gerçek şu ki, AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı Türkiye’nin AB’ye olan ihtiyacından çok daha fazla.
Bu gerçeği ne kadar geç fark ederlerse, Avrupa Birliği o kadar çabuk yaşlanacak — hem nüfus olarak, hem vicdan olarak, hem de tarih karşısında.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER