Siyasetin Nabzı Yükseliyor, Soğukkanlılık mı, Sloganlar mı Kazanacak?

Siyasetin Nabzı Yükseliyor: Soğukkanlılık mı, Sloganlar mı Kazanacak?

Yazan: Halil Gökmen Atılan

Türkiye siyaseti bir kez daha yüksek tansiyonlu bir haftayı geride bıraktı.
Bir yanda Meclis kürsüsünde yankılanan sert ifadeler, diğer yanda ülkenin birlik ve istikrarını savunmaya çalışan devlet adamlarının açıklamaları…
Görünen o ki, sadece politikalar değil, siyasi üslup ve nezaket dili de ciddi bir sınavdan geçiyor.

⸻
Kürsüde Gerilim, Meydanlarda Sloganlar

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamalarla gündemi yeniden ısıttı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik ifadeleri, eleştirinin ötesinde, siyasetin dilini gerginleştiren ve toplumsal fay hatlarını harekete geçiren bir tondaydı.

Oysa Türkiye, bu tarz kavgacı ve kutuplaştırıcı dilden çok çekti.
Milletin beklentisi, artık “kimin daha sert konuştuğu” değil; kimin daha aklıselim davrandığı yönünde.
Devletin en tepesinde, gece gündüz çalışan bir liderin mücadelesini itibarsızlaştırmaya çalışan sloganik çıkışlar, ne siyasete ne de ülkeye kazanç sağlar.

Polemik siyaseti günü kurtarır; ama yarını karartır.
Millet, kavgadan değil; istikrardan, huzurdan ve üretimden beslenir.

Bahçeli’nin Mesajı ve Çelişkili Yankılar

Tam da bu atmosferde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Selahattin Demirtaş ve açılım süreci hakkındaki sözleri yeni bir tartışma alanı açtı.
Bahçeli’nin “Selahattin Demirtaş’ın tahliyesi hayırlara vesile olacaktır” ifadesi, siyasette farklı yorumlara neden oldu.
Bu açıklamanın hemen ardından CHP lideri Özgür Özel, 2016 yılında dokunulmazlıkların kaldırılmasına verdikleri destek için partisi adına özür diledi.

Tüm bu gelişmelerin ardından Selahattin Demirtaş’ın sosyal medyadan yaptığı “tabuları yıkan Bahçeli ve Özgür Özel’e teşekkür ederim” mesajı, siyasi atmosferdeki dalgalanmayı daha da derinleştirdi.

Ancak asıl mesele, kimin kime teşekkür ettiği değil; ülkenin hangi yönde ilerlediğidir.
Siyaset, kişisel hesapların değil; milletin menfaatlerinin merkezinde olmalıdır.

Tepkiler ve Gerçekler

İktidar cephesinden gelen açıklamalarda ortak vurgu netti:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin geleceğini inşa eden, ulusal çıkarlarını kararlılıkla savunan bir liderdir.
AK Parti yöneticileri, Özgür Özel’in sözlerini “sorumsuz, seviyesiz ve siyaseten cevabı dahi gerektirmeyen içi boş hezeyanlar” olarak değerlendirdi.

Bu durum, aslında muhalefetin temel sorununa da işaret ediyor:
Gerçek muhalefet, bağırarak değil; çözüm üreterek, vizyon ortaya koyarak yapılır.
Milletin gönlünde yankı bulan siyaset, sesini yükselten değil; ülkesine değer katan siyasettir.

Türkiye Yükseliyor, Siyaset Geriliyor

Bugün yaşanan tablo, siyasetin dilinin toplumun huzurunu doğrudan etkilediğini bir kez daha gösterdi.
Türkiye, sınırlarının çevresinde savaşlar, içeride ekonomik zorluklar yaşarken; siyasetçilerden beklenen şey kavga değil, çözüm ortaklığıdır.

Kıbrıs’tan Suriye’ye, Filistin’den sınır güvenliğine kadar yaşanan süreçlerde birlik içinde durmak, sadece diplomatik değil, milli bir zorunluluktur.
Ekonomik sorunların aşılması için tüm partilerin, ülkenin menfaatlerini önceleyen ortak akıl çalıştaylarında buluşması, farklı fikirlerin zenginlik olarak görülmesi gerekiyor.
Zira bir ülke, tartışarak değil; üreterek, paylaşarak ve dayanışarak büyür.
Son Söz

Siyaset, kişisel hırsların değil; millet iradesinin alanıdır.
Bugün kimin sesi daha çok çıktığı değil; kim daha çok hizmet ettiği önemlidir.
Türkiye’nin kararlı yürüyüşü, güçlü liderliği ve aziz milletinin desteğiyle sürecektir.

🇹🇷 Türkiye, kavganın değil, kalkınmanın tarafındadır.

Halil Gökmen Atılan

TV90 Medya A.Ş. – Genel Yayın Yönetmeni
Yönetim Kurulu Başkanı